MİHRAC URAL VE MUHABARAT: 1980 ÖNCESİ VAR MIYDI?


Bu sayfayı başından beri izleyen bir arkadaş şöyle bir soru sordu: Mihrac Ural ile Muhabarat ilişkisi gerçekten 1976 yılından beri var mıydı, yoksa “bunu da söylemiş olalım” diye mi eklediniz?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir: Mihrac Ural ile ilgili o kadar suç var ki, ayrıca ekleme yapmak gerekmez.1978 yılının Mat ayı başında (resmi yakalanma tarihi) polisle anlaştığını ve hem 1978 operasyonunda hem de sonrasında çok sayıda yoldaşın yakalanmasına neden olduğunu ortaya çıkardık.

Mihrac Ural 1980 yılı Temmuz ayının sonlarında Adana Cezaevi’nden kaçar ve hemen Suriye’ye gider. Bu ülkede Muhabarat ile yakın işbirliği herkesin bildiği bir olgudur ve tartışılamayacak kadar açıktır. Bırakalım bizim insanlarımızı, Suriye’de bulunan devrimci hareketin değişik örgütlerinin militanları tarafından da durum açıkça görülmüştür.

Mihrac Ural’ın devrimcilerin katili olduğu da biliniyor. Ali Çakmaklı’dan başlayarak örgüt içi ve dışı cinayetlerdeki işlevini ayrıntılı olarak açıkladık. Dosyası zaten oldukça kabarık, bu nedenle de ekleme yapmak gerekmez…

Örgütümüze başından beri ajan sızmış olması hiç hoş bir şey değildir. Olmasa daha iyi olurdu, ama ortada açıklanması gereken şeyler de var. Mihrac Ural 1980 yılının Ağustos ayının başında Suriye’ye gitti. Ben ise aynı yılın Aralık ayının sonunda yani beş ay sonra gittim.

Bassit köyüne gittiğimde gördüğüm manzara şuydu: Devlet Başkanı olan Hafız Esad’ın kardeşi ve Lazkiye bölgesi yöneticisi olan Cemil Esad vasıtasıyla değişik olanaklar sağlanmıştı. Adana’dan gelen birkaç yoldaş sahildeki kış nedeniyle boş olan bir tatil evinde kalıyorlardı. Ev, Cemil Esad’ın izniyle kullanılıyordu. Teksir makinesi, silah gibi malzememiz de vardı. Bunlar da yine Cemil Esad vasıtasıyla elde edilmişlerdi.

Biz birkaç kişi kiralık olarak tuttuğumuz başka bir evde kalıyorduk ve sivil polisler her gün ziyaretimize geliyorlardı. Arapça anlamıyordum ama gelenlerin polis olduklarını anlamak için Arapça bilmek de gerekmiyordu. Mihrac Ural hemen her gün Kırdaha’ya (Cemil Esad’ın malikânesinin bulunduğu köy) gidiyordu.

Mihrac Ural (oradaki adıyla Ali Kasım) kısa süre sonra Suriye vatandaşı yapıldı. Vatandaşlık Cemil Esad’ın emriyle gerçekleşti. Bu durumu nasıl açıklayacağız? Beş-altı ay içinde bu denli bir gelişme, önceden ilişki bulunmadan mümkün müdür?

12 Eylül sonrasında değişik Avrupa ülkelerine gelen bazı devrimcilerin bir süre sonra büyük değişim yaşadıklarını gördük. Bir bölümü bulunulan ülkenin polisiyle çalışmaya başladı. Ne ki, bu değişim için 3-5 yılın geçmesi gerekti. Aynı değişimden daha fazlasının birkaç ayda yaşandığını gördüğünüzde, kaçınılmaz olarak bu ilişkinin daha önce kurulmuş olduğunu düşünürsünüz.

Mihrac Ural’ın 12 Eylül 1980 öncesinde de, Türkiye’de iken de Muhabarat ile bağı vardı. Bu bağlantı babası vasıtasıyla kurulmuştu. Babasının Baas rejiminin önde gelenleriyle fotoğraflarını bulduk ve http://thkp-c-acilciler.blogspot.com ’da yayınladık. Başka türlü bir açıklama düşünebilen varsa söylesin…

Mihrac Ural ile Muhabarat ilişkisinin tarihini kendi yazılarında geçen Yüksel Eriş ile konuşmalarından çıkardık. Mihrac, Yüksel’e 1976 yılı yaz aylarında Hatay’ın “ayrı varlık” olduğunu empoze etmeye çalışıyor. Ayrı Varlık’tan kastedilen, Hatay’ın Suriye’nin parçası olduğudur. Mihrac’ın yazdığına göre Yüksel bu görüşü kabul ediyor!

İlgisi yok, zira Yüksel Antakya’nın “ayrı varlık” olduğundan kimseye söz etmiyor. Antakya’dakiler bile bunu bilmiyorlar. Mihrac’ın söylediklerini ciddiye almıyor. Hatay’ın Suriye’nin parçası olduğu görüşü, Baas Partisi’nin, Cemil Esad’ın ve Muhabarat’ın önemli görüşlerinden bir tanesidir. Mihrac bunu sorumlu olduğu belli olan bir kişiye, Yüksel’e empoze etmeye çalışıyor.

İkinci örnek: Yine kendi ifadesine göre, Yüksel’e, TDAS’ı kimin yazdığını soruyor. Normal olarak hiç kimse illegal dağıtılan bir broşürü kimin yazdığını sormaz. Sormanın tek anlamı vardır: Kimse söyleyin, ona çengel atayım!

Mihrac Ural’ın kendi yazdıklarından hareketle, Muhabarat ilişkisinin 1976 yazında örgütle ilk ilişki kurduğu zamana kadar uzandığını çıkardık. Babasının Baas Partisi’nin önde gelenleriyle ilişkisini de ortaya çıkarınca bu kanaatimiz iyice pekişti.

12 Eylül sonrası ise biliniyor. Acilciler, Muhabarat’ın Türkiye uzantısı haline getiriliyor. 1982 sonbaharında Suriye’de gerçekleşen ayrılığın ve Müntecep Kesici’nin öldürülmesinin asıl nedeni budur. Mihrac Ural, Muhabarat’ı da arkasına alarak, ulaşabildiği muhaliflerine saldırıyor.

Suriye öncesindeki ve Suriye’deki olayları anlattım. Bu olaylardan Mihrac Ural’ın 1976’dan beri Muhabarat ile ilişki içinde olduğundan başka bir sonuç çıkarabiliyorsanız, anlatın, biz de öğrenelim, derim. 


5 Mayıs 2011