“Deniz Gezmiş’i tanıyor olmak marifet değildir” konulu bir yazı yazmamın arkasından, Bülent Ersoy’un Deniz Gezmiş ile ilgili olarak gazetelere yansıyan sözleri tartışma konusu oldu. Önce aşağıda yer alan, Radikal’in 04.01.2012 tarihli sayısında yer alan yazıyı okuyunuz.
“Şarkıcı Bülent Ersoy’un, 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş’le ilgili olarak “Toplantılarında çok bulundum. Rahmetli çok severdi sesimi. Bir gün bana üç şişe Çamlıca gazozu aldı, ona şarkılar söyledim. Deniz’in ardından çok ağladım...” sözleri, 68’lileri kızdırdı. Vatan Gazetesi'nden Zehra Çengil'in haberine göre, Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş, arkadaşları Mustafa Zülkadiroğlu ve Bozkurt Nuhoğlu, Bülent Ersoy’un açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi:
Karşı karşıya bile gelemezler
Bora Gezmiş: Kesinlikle böyle bir dostluk yoktu. Arada 5 yaş gibi bir fark var. Deniz 18 yaşındayken Bülent Ersoy 13 yaşındaydı. Deniz 20 yaşındayken Bülent Ersoy 15 yaşındaydı. Hiçbir şekilde karşı karşıya gelmeleri mümkün değil. Sosyalist toplantılarına katıldım diyor, hangi toplantıya nerede katıldığını ve kimlerin olduğunu söylemiyor. Deniz’in 68’li arkadaşlarıyla da konuştum. Karşılaşmadık dahi diyorlar. Görüşmelerini bırakın tek bir defa karşı karşıya bile gelemezler. Bir de 3 tane gazoz aldı demiş, bir kişiye 3 tane gazoz niye alırsın? Bir tek ‘gazoza ilaç attı’ dememiş, o kalmış, çok ayıp.
Kızmıyorum, gülüyorum. Ne okulda, ne semtte, ne eylem sırasında karşılaşmaları mümkün değil. Ben abisiyim 20 yaşına kadar hep beraber evde kalırdık, daha sonra zaman zaman kaçmıştır.. Öyle birşey olsa benim haberim olur. Bir de rahmetli Menderes’i çok severdim, çok ağladım idam edildiğinde demiş. Menderes idam edildiğinde 7-8 yaşında, ilkokula yeni başlamışssın. Menderes’in nasıl bir adam olduğunu nasıl biliyorsun? Zaten yorumlara baktım. %90’ından fazlası ‘Hadi sen de‘ diyor, kimse inanmıyor. Biraz medyatik olmak istedi herhalde. Deniz’le beraber olmayı insanlar onur verici bir şey olarak sayıyorlar. 20 yaşından sonra Deniz daha çok tehlike içindeydi, yurtlarda kalırdı. Eve de geldiği zaman 6-7 kişi beraber gelirlerdi. Yalnız tek bir anı olmazdı.
Bülent Ersoy’u sevseydi hep beraber dinlerdik
Mustafa Zülkadiroğlu: Nerede katılmış bu toplantılara, cezaevinde mi? Deniz’in İstanbul’da yakın tanıdığı herkesi tanırım. Deniz’le 68 üniversite işgalinden beri beraber olan bir arkadaşıyım. Üniversiteye ilk girdiği senelerde lisedeydim. Deniz, Türk Halk Müziği’ni ve klasik müziği severdi. Birlikte türküler söylerdik, Türk Sanat Müziği söylenmezdi. Deniz’in kız arkadaşlarını, her şeyi bilirdik. Kimin kiminle çıktığından haberdardık. Bülent Ersoy’un sesini sevseydi hep beraber dinlerdik, çünkü bizim yaşamımız kolektif bir yaşamdı, gerek cezaevi, gerekse dışarıda.
Deniz’in gece hayatı yoktu
Bozkurt Nuhoğlu: Öyle bir şey asla olmamıştır, olmaz da. Deniz, Bülent Ersoy gibilerin çıktığı mekanlarda bulunmazdı. O tür insanlardan iğrenirdi. Deniz’in gece hayatı yoktu, barlara, eğlencelere, müzikhollere hiçbir zaman gitmezdi. Bülent Ersoy’la nerede karşılaşacak ki? Daha çok edebiyat sever, şiir okurdu. Vakti mi vardı onun böyle şeylere? Bizim kahramanımız olan Deniz Gezmiş hakkında spekülasyon yapıyor, çok ayıp.
Ne demişti?
Bülent Ersoy, İzzet Çapa’ya şunları söylemişti:
“Deniz Gezmiş çok iyi bir insandı, çok kıymetli bir arkadaşımdı. Rahmetli gerek derin bilgi birikimi ve gerekse ideolojisinden ödün vermeyen sağlam karakter yapısındaki üstün kişiliğiyle yiğit, delikanlı, adam gibi bir adamdı. Tanırdım onu, bir hukukumuz vardı kendisiyle.. Ben çok gençtim o zamanlar.. Deniz Gezmiş çok bilgiliydi bir kere, çok okuyan bir insandı. Ben hiç siyasetin içinde olmadım ama toplantılarında çok bulundum. Eğlence, sohbet, muhabbet toplantılarıydı. Rahmetli çok severdi sesimi. Bir gün bana üç şişe Çamlıca gazozu aldı, ben de ona şarkılar söyledim. Ardından çok ağladım.” (Vatan)
Bülent Ersoy’un uydurduğu yeterince açık. Çok kişi işine geldiği şekilde Deniz Gezmiş’i kullanmaya çalışıyor, Bülent Ersoy da burada yerini almış. Bu kadar basit bir şey üzerine neden bu kadar gürültü çıktı dersiniz?
Gürültünün bir nedeni, geçmişteki isimleri kullanma alışkanlığına karşı alaycı ve umursamaz bir ton geliştirilememiş olması, bu nedenle de konunun biraz fazla ciddiye alınması. 15 yaşında Deniz Gezmiş ile karşılaştığını ve ona şarkı söylediğini iddia eden birisine “hanimiş babası“ demek daha uygun olurdu. Hele de o yaşta devrimci toplantılara katılıp Deniz Gezmiş’i dinlemesi yok mu, hepten felaket.
Aklıma ister istemez Bülent Ersoy’un, yaşı tutmadığı halde, tutuyormuş gibi yapmak numarasını Mihrac Ural’dan öğrenip öğrenmediği geldi. Biliyorsunuz, kahramanımız Mihrac Ural da, yaptığı çeşitli açıklamalarda, ilk devrimci derslerini 1970-1971’de devrimci ağabeylerinden aldığını belirtmişti. Sen kaç yaşındaydın o zaman evladım? 1956 doğumlu olan bir kişi 14-15 yaşında olur. Yaşı biraz olsun tutsaydı, “Kesintisiz Devrim II-III’deki fikirleri Mahir Çayan’a ben verdim” bile diyebilirdi!
Bu kadarına da şükür, ne diyelim. Bunun ötesinde Bülent Ersoy, en azından benim için takdir edilmesi gereken bir kadındır. Sanatçılığını bırakıyorum, sanat müziğini seven olur, sevmeyen olur, orası ayrı konu. Ama Türkiye gibi bir erkek toplumunda sahip olduğu cinsiyetle uyum sağlayamadığını söyleyerek ameliyatla kadın olan ve bunu da açıkça yapabilecek cesarete sahip olan bir insan ancak takdir edilebilir. Devlet bir süre Bülent Ersoy’a kadın kimliği vermedi. Bu ülkede hangi cinsiyete sahip olacağınıza bile devlet karar veriyor. Neyse, bu günler geçti, ama alışkanlıklar da geçti denilemez.
Bülent Ersoy’un dikkat çekmek için bu tür numaralara ihtiyacının olmaması gerekirdi. Yakın tarihte bu toplumda önemli bir iş yapmışsınız ve anlaşılan yaptığınız işin önemini de yeterince anlamamışsınız. Bülent Ersoy, sadece “Deniz Gezmiş’i severim, ölümüne de çok ağladım“ deseydi, yeterdi. Birileri bu söze karşılık, “sen Deniz Gezmiş’i sevemezsin, senin gibiler O’nu sevemez” deseydi, o zaman solcu geçinenlerin bir kesimi gerçekten şeyleri vasıtasıyla düşünüyor demek haklı olurdu.
Her alanda olduğu gibi burada da kör döğüşü. Bir sürü insan aklına ne geliyorsa konuşuyor. Temel kavramları bile bilmiyor ve Bülent Ersoy’a eşcinsel diyebiliyor. Düşüncen bir yana, ama öğren de öyle konuş, diyeceksin. Ya da boş ver yahu bunları deyip geçeceksin...
Yazıyı bitirecektim ki, Radikal’de 5 Ocak günü de Bülent Ersoy konusunun sürdüğünü gördüm. Deniz Gezmiş’in bir dönem yakın arkadaşı olan Bozkurt Nuhoğlu, Bülent Ersoy’u ahlâksız olarak nitelendirdikten sonra, böyle konuşmayı sürdürürse kendisine devrimci şiddet uygulanabileceğini söylemiş. Bülent Ersoy mu, yoksa erkekliği kimselere bırakmayan çok sayıda gizli eşcinsel mi ahlâksızdır, ayrı bir konu. Bozkurt Nuhoğlu CHP’li ve ulusalcı olarak bilinir. Üstüne üstelik Alaettin Çakıcı’nın da bir süre avukatlığını yapmış.
Yani demek ki neymiş? 40 yıl önce Deniz’in yakın arkadaşlarından birisi olmanın bugün herhangi bir anlamı yokmuş. 30-40 yılda dünya ve bu ülke o kadar değişti ki, o zamanlar ne olunduğunun bugüne ait uzantısı yoksa, anlamı kalmadı.
Alaettin Çakıcı deyince hemen çağrışım yapıyor, aklıma Abdullah Çatlı geliyor. Gelmesin mi yani. Acilci Abdullah Çatlı’dan söz ediyorum.
Bu sitede, İbrahim “Cem Karaca ve öteki Acilciler” başlıklı yazıda anlattı. Ben de “Abdullah Çatlı Acilci miydi?” yazımda anlattım. Abdullah Çatlı 1984 ya da 1985 yılında birkaç kilo eroinle yakalanır. Üzerinde Fransız iltica pasaportu vardır. Siyasi ilticaya başvurmuş ve kabul edilmiştir. Abdullah Çatlı “Acilciler” üyesi olarak iltica başvurusu yapmıştır. Kendisine o dönem Acilciler’in Genel Sekreter Yardımcısı ve Avrupa sorumlusu Salih (Kemal Bayram) Acilci olduğuna dair referans verir. Karşılığıda ne kadar para aldığını bilmiyoruz.
İyi ki de şu örgütten 1982’de ayrılmışım. Böylece, Abdullah Çatlı ile yoldaş olmaktan kurtulmuş oldum! Abdullah Çatlı, Mehmet Ağar’ın yakın elemanlarındandı, Susurluk’taki kazada öldü. Ölmeseydi, öteki Mehmet Ağar yakını ile, Mehmet Yavuz ile birbirlerine çok yakışacaklardı. Ne yapalım, kader, olmadı!
Şimdi diyeceksiniz ki, “bu yazıları yeniden okumak isterdik ama sitedeki 1100 kadar yazı içinde nereden bulacağız?” Kolayı var! Sağ üstte yazılı arama bölümüne istediğiniz adı ya da yazı başlığını yazıyorsunuz ve ara diyorsunuz. Bu sitenin kendi arama motoru bulunuyor ve aradığınız yazı sitede yer alıyor ise hemen karşınıza geliyor. Birkaç tane ise birkaç tane geliyor...
5 Ocak 2012