HASAN BALCI SEN BU ÖRGÜTTEN DEĞİL MİSİN?


Senin, Muhabarat ile ilişkini ortaya koydum. Pek kızdın! Kabul etmeni beklemiyorum, doğal olarak reddedeceksin. Mihrac Ural’ın yıllardan beri Muhabarat ile olan yakın ilişkisini herkes biliyor. Ama kendisi reddediyor ve tabii ki reddedecektir. Onun reddetmesi bu ilişkiyi herkesin bilmesini dışlamıyor. 

Sen de benzer bir duruma geldin. Beni çok güldüren bir soru sordun. “Belge var mı, belge?..” dedin. Başka bazı konuların olduğu gibi Muhabarat’ın da belgesi olmaz.

Muhabarat’ın kendisiyle birlikte çalışanlara belge vermesini ve bu belgeyi ele geçirmeyi isterdim, ama böyle olamayacağını biliyorum. Bir noktaya geliyorsunuz, kişi kendisi itiraf ediyor. Bu durum genellikle panikleme nedeniyle ortaya çıkıyor ve kişi doğrudan itiraf ediyor. Ya da olaylar birbirine öylesine bağlanıyor ki, size “Tamam işte budur!..” demekten başka seçenek kalmıyor.

Mehmet Yavuz, DYP üyesi olduğunu ve bu partideki aktif rolünü kendisi söylemese, biz nereden bilebilirdik? Ve sen, “devrimci Hasan”, bu durumu savunuyorsun. “Böyle rezillik olmaz, bir devrimci hangi nedenle olursa olsun böyle yapamaz!..” diyemiyorsun. Yani, devrimci geçinen birinin DYP üyesi olabileceğini savunuyorsun. Bu durumda insan anlayacağını anlar, öyle değil mi?

Bitmedi... Mehmet Yavuz, kendi ağzıyla, Mehmet Ağar’dan aldığı belge ile Emniyet Genel Müdürlüğü arşivine girdiğini açıkladı. Biz buradan hareket ederek Mehmet Yavuz’un Ergenekon ile bağlantısının kuvvetle muhtemel olduğuna işaret ettik. Sen, “devrimci Hasan Balcı” olarak, bu konuda konuşmamayı tercih ettin. Her konuya maydanoz olan, her konuda fikir beyan eden, insanlara devrimcilik öğreten sen, bir devrimci için rezaletten de ötede olan bu durum karşısında sesini çıkarmadın. En fazla, “Mehmet Yavuz ile Ergenekon’u ilişkilendiren puştlar!..” gibisinden sözler ettin. Sadece bu iki olay bile, senin, kendisini devrimci olarak yutturan Hasan Balcı’nın durumunu açık etmek için yeter. 

Burada şöyle bir soru sorulabilir: Hasan Balcı bu sitede tam altmış yazı yazmış. Bu yazılar Mihrac Ural ve Mehmet Yavuz’a hakaretlerle dolu. Şimdi nasıl oluyor da, bu kişi Ural-Yavuz safında yer alıyor?

Hasan Balcı başından beri bu safta yer alıyordu. Başında, Mihrac Ural’ın, artık adına Muhabarat Acilcileri mi dersiniz, başka bir şey mi dersiniz, örgüt üyesiydi. Kendisine Türkiye sorumluluğu teklif edilmişti veya öyleydi. Bunları anlatan kendisidir.

Antakya’daki boş mezar açılışına gitti ve orada kendisine verilen –içeriğini bilmediğim– bir belge ile birlikte yakalandı. Bu belge nedeniyle savcılığa verildi. Daha sonra ne oldu, bilmiyorum. Kendisine verilen herhalde Antakya’nın turistik yerlerini anlatan bir yazı değildi. Bu olaya o zaman mim koymuştum. Hiç kimse yolda rastladığı birisine örgütsel belge vermez, öyle değil mi!

Devam edelim. Size 1986 ya da 1987 yılından bir olay anlatayım. Altı partiden oluşan Sol Parti’nin merkez yönetimi toplantısındayız. Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi’nden (TKSP) bir arkadaş, Danimarka’da kendilerinden ayrılıp TKP’ye geçenlerle ilgili olarak şunları anlattı: TKSP’den bir bölüm insan Danimarka’da TKP’ye geçmek istiyor. TKP’liler bunlardan bir kaçıyla konuşuyor ve TKSP’den ayrılmamalarını istiyorlar: “Siz orada kalın, bize bilgi getirin ve oradakilerin tümünü TKP’ye yönlendirin!..” diyorlar ve ekliyorlar: “Arada bir bize karşı ağır sözler de edebilirsiniz. Böylece kimse durumu anlamaz!..”

Sol Birlik’te partisini temsil eden TKP’li arkadaş durumu araştıracağını söyledi. Sonra ne oldu, konu neye bağlandı, hatırlamıyorum. Hatırladığım, bir tarafta yer alıp, öteki tarafa da verip veriştirmenin, gerçekte öteki tarafta bulunuyor olmayı dışlamadığıdır. 

Ben son otuz yılda neler gördüm ve neler geçidim Hasan Balcı. Senin, “Otuz yıldır devletle sorunum olmadı!..” diye övünmen, zaten ne mal olduğunun anlaşılması için yeterlidir. Bir devrimci otuz yıldır mahkemelik olmamış, ceza almamış olabilir, ama bu durumu mahkemede devlete bağlı olduğunun en azından karşı olmadığının kanıtı olarak sunuyorsa, onun ne mal olduğu bellidir. 

Daha anlatayım mı Hasan Balcı... Mihrac Ural’ı okumadığımı biliyorsun. Bu Muhabarat elemanı okunabilecek bir şey yazamaz, onun için okumuyorum. Mihrac Ural’ın Suriye’deki son gelişmelerle ilgili olarak yazdıklarını, “çok yönlü bilgilenmek gerek” diye bana öneren sen değil misin?

Çok yönlü bilgilenmek gerek, burası doğru, ama bunun için herhalde Muhabarat elemanından bilgi almak gerekmez. Suriye’de ne olup bittiği hakkında bir Muhabarat elemanından bilgi alacağız ve bunu da devrimci geçinen Hasan Balcı önerecek. 

Bitmedi... Hasan Balcı, senin Mihrac Ural’dan farklı olarak söylediğin ne var? Mihrac Ural ile tümüyle aynı terminolojiyi kullanıyorsun. Hatta bazı cümlelerin bile aynı. İki ay kadar önce bir arkadaş, durumu oldukça yakından izleyen bir arkadaş, bu konuya dikkatimi çekmiş ve örnekler de göndermişti. Hasan Balcı, sen İstanbullu bir Mihrac Uralsın. Aranızda yaş farkı var, yer farkı var, ama önemli karakter farkı yok. Pardon, var, palavracılıkta Mihrac Ural’dan ileridesin.

Senin Muhabarat ile ilişkini açıkladığım yazıdan sonra bana ne yazmıştın, hatırla. “Binlerce kişi seni protesto ettiğini bana bildirdi!..” demiştin, değil mi? Binlerce kişi protesto etmiş ise, binlerce kişi o yazıyı okumuş demektir. Baktım, o sırada daha 39 kişi okumuştu!

Tıpkı Mihrac Ural gibisin. Herkes aptaldır, nasılsa yutar, diye düşünüp, sallamakta sınır tanımıyorsun.

HASAN BALCI, SEN POLİS MİSİN

Sana benden önce polis diyenler oldu. İstanbul’da yaşayan ve seni tanıyanlar söylediler. Yeni bir partinin kurucuları arasında yer almak istedin ve bazı kişiler polis olduğun gerekçesiyle buna itiraz ettiler. Bunu bana sen yazdın ve benden polis olmadığına dair bir yazı rica ettin, öyle değil mi?

Ben de yazdım ve sitede yayınladım. Muhabarat ile ilişki içinde olabilirsin, ama bunun daha ilerisinde bir polislik faaliyetin olabileceğine halâ inanamıyorum. Yanılabilirim, sonuçta ben seni 1979 yılından beri görmedim. Polis olmak için senin yaşın tutmuyor, bu nedenle inanmakta zorlanıyorum.Nasıl yani?..” diye soranlar olacaktır. 50 yaşındaki adamın yaşı tutmaz olur mu?

Tutmuyor, çünkü ben biyolojik yaştan değil, zekâ yaşından söz ediyorum. Her tarafa giren, her şeye maydanoz olan, her konuda bilgi edinmek isteyen bir kişiden polis olmaz. Bu tür polislik eskiden vardı. Eskiden her şeye maydanoz olan tiplerden huylanılırdı, ama tahmin ediyorum ki, polis de öğrendi ve artık böyle tipleri kullanmıyor. Dedim ya, belki de yanılıyorum. Mehmet Yavuz örneği ortada, beceriksizin önde gideni, Mehmet Ağar ile yakın ilişkisi var. 

Türkiye burası, dengesizlikler ülkesi, birçok alanda mantığın çalışmadığı ülke. Açık olan bir şey var: Mihrac Ural ile yakın bağlantın var. Onun adamı olarak bizimle ilişki kurdun. Kurdun da ne oldu, bir şey öğrenebildin mi bari. Öğrendiysen söyle, ben de öğreneyim. Mihrac Ural Acilciler’in vicdanında mahkum olmuş bir kişidir. Öteki suçları bir yana, Acilciler beş yoldaşlarının öldürülmesini asla affetmeyecektir.

Mihrac Ural ile birlikte görünemezdin, o zaman hiç başarı şansın yoktu. Acilciler arasında biraz tanındığını düşündün ve ardından değişik kişilere çengel atmaya çalıştın. Yüksel Eriş, Günay Karaca ve Ali Çakmaklı’nın çevresiyle değişik ilişkiler kurmaya çalıştın. Hemen önünü kestik.

Mihrac Ural bu insanlarla bağ kuramazdı, kursa da kimse onu ciddiye almazdı. Ciddiye alan olursa, bu durum, o kişinin ciddiye alınamayacağını gösterirdi. Yerini sen almaya çalıştın, ama beceremedin. Daha ne anlatayım, bu kadarı çok bile. 

Mihrac Ural ile yakın bağı olanın, Muhabarat ile de yakın bağı olması zorunludur. Ve tabii eklemek gerek: Muhabarat’ın deşifre edilmesinden huzursuz olduğunu ortaya koydun ve tıpkı Mihrac Ural’ın yaptığı gibi, Muhabarat’ı deşifre ettiğim için beni ihbarcı ilan ettin. Bu son adımında iyi faka bastın. 

Senin başka pisliklerin de var Hasan Balcı, onlar da ortaya çıkacak, yol açıldı. Mihrac Ural ve Mehmet Yavuz ile aynı kelimeleri kullanarak konuştuğunda, senin gerçekte ne mal olduğunu anlamak iyice kolaylaşıyor. Bu yolda devam et...