İNTERNET: YARARLARI VE ZARARLARI


Arap ülkelerini saran halk ayaklanmalarına neden olanın internet ve türevleri olduğu savunulur. Türkiye’nin ve Batı dünyasının bazı acemi gazetecileri internetin bu ayaklanmalarda önemli rol oynadığı görüşündedir. İlk bakışta gerçekten öyleymiş gibi de görünür. Olaylar kısa sürede internet vasıtasıyla geniş bir çevreye aktarılır, vb. Mısır’da Mübarek, Suriye’de Esad gibi diktatörler de benzeri bir görüşü savunur. Gerçek ise hiç de böyle değildir.
Önceki yazılarda da defalarca belirttim: Hayatta var olmayan, internet vasıtasıyla var edilemez. Sanal alemin gerçekliği, gerçek hayattaki gerçekliğin yerini tutamaz. İnternet var olan bilginin hızlı yayılmasını sağlar, ama bunun için de iki önkoşul gereklidir: Birincisi; yayılabilecek ve etkili olabilecek bilgi vardır. İkincisi; insanlar bu bilgiyi almaya hazırdırlar. Bunlar yoksa, internette ne yaparsanız yapın, etkili olamazsınız. İnternet, gerçek hayatta var olanı en fazla yüzde yirmi oranında geliştirebilir ya da geriye itebilir. 

Mısır ve Suriye gibi ülkelere dönersek: Bu ülkelerde halkta ciddi bir hoşnutsuzluk olmasaydı, internetten yapılan çok sayıda çağrının da herhangi bir anlamı olmazdı. Zemin varsa, o çağrı karşılığını bulur. İnternet, olmayan zemini yaratamaz ya da zayıf olan zemini büyük oranda güçlendiremez. Zaten var olan, harekete geçmeye hazır ve belirli oranda harekete de geçmiş potansiyeli geliştirir. Buraya kadar anlatılan, internetin yararlı taraflarından bir tanesidir.
İnterneti kullanmayı bilmek gerekir. Bu bilmenin önemli kurallarından bir tanesini, internetin öğrenilmek istenilen konuyla ilgili olarak ancak bir fikir verdiğini bilmek oluşturur. Filanca konuyu öğrenmek mi istiyorsunuz, verirsiniz google’a, karşınıza çıkanları okursunuz, böylece de konuyu öğrenmiş olursunuz. Bu öğrenme tarzı cahillere aittir. İnternet çok sayıda cahil de yetiştirmiştir. 
Burada iki soru vardır: 

Birincisi: İnternette okuduğunuz bilginin doğru olduğunu nereden biliyorsunuz? Hangi konuya bakarsanız bakın, o konunun temel kitapları vardır. Onlardan öğrenilen bilgi esas bilgidir ve sonradan öğrenilen bilginin değerlendirmesinde kıstas rolünü üstlenir. Bu kitaplardaki bilgiden haberiniz yoksa, internet bilgisiyle kahve ya da kantin sohbetlerinde bir şeyler söyleyebilirsiniz, ama sağlam bilgiye sahip birisi karşısında tutunamazsınız.

İkincisi: İnternette hemen her konuda birbiriyle çelişkili bir sürü bilgi vardır. Bunlardan hangisinin doğru ya da doğruya yakın olduğunu internet değil, internet dışındaki dünya belirler. Gerçek dünyadaki bilgiden haberiniz yoksa, internet bilgisiyle fazla ileri gidemezsiniz.

Bu söylenenlere örnek istiyorsanız, Mihrac Ural’ı örnek olarak verebilirim. Bir söz vardır, bilirsiniz: Görmemişin oğlu olmuş, tutmuş şeyini koparmış. Mihrac Ural ile internet ilişkisi açısından söylenmiş bir söz. İnterneti korkunç etkisi olan bir şey zannediyordu, fena çuvalladı. Çuvallamadan öteye kendini mahvetti. Üç yıldır bıkmadan usanmadan benim hakkımda türlü çeşitli iletileri ulaşabildiği herkese gönderdi. Sonuç, sıfır…

Nedeni belli: Gerçek hayatta varım. Bu varlığın internet tarafından sarsılması mümkün değildir. Ek olarak; Muhabaratlığından devrimci katilliğine, MİT ajanlığından yalancılığına ve hırsızlığına kadar her şeyini ortaya çıkardık. Gerçek hayatta bu bilgilerin güçlü bir zemini olmasaydı, internet kendi başına fazla bir şey yapamazdı. Bizim internetle yaptığımız var olan bilgileri birleştirmek ve o bilgilerin bağlantılarını bulmaktır. Şimdiye kadar dikkat edilmemiş bağlantılar…

İnternet işte böyle kullanılır. Bu sana ders olsun, demeyeceğim. Bunun yerine bir fıkra anlatacağım: Temel idama mahkum olmuş, asmaya götürüyorlar. Son sözün nedir, diye sormuşlar. Temel de, bu bana iyi bir ders oldu, demiş. Fıkradaki Temel gibi Mihrac Ural’a da bu durum iyi bir ders olmuştur!.. 


21 Nisan 2011