FRANTZ FANON: SÖMÜRGECİLİĞİN PSİKOLOJİSİ


Yazmaya başladığım Fanon yazısının giriş bölümü aşağıdadır. 


1.  GİRİŞ

Her insan, yaşamı ve –varsa– yapıtlarıyla yaşadığı dönemin güçlü etkisini yansıtır. Kişiyi gerçekten anlamak ancak dönemini anlamakla mümkündür.

Bunun bilinen bir belirleme olduğu, dolayısıyla da yeni bir şey söylenmediği düşünülebilir. Belirleme genel bir doğru olmakla birlikte, kabul etmekle yapmak arasında fark vardır. Belirleme kabul edilmesine karşın, gerçekleşmeyebilir.
Fanon’un önemli bazı saptamaları için de benzer bir durum söz konusudur. Bu saptamalar döneminden ve somut koşullarından ayrılarak değerlendirildiklerinde, gerçek Fanon ile görüşleri eleştirilen Fanon arasında önemli bir ayrım ortaya çıkar. 
Yazının sonraki bölümlerinde inceleneceği gibi, Fanon’u ortamından ayırarak sömürgelerden metropollere taşıyan ve şiddetin işlevi konusundaki görüşünü bu bağlamda eleştirenler arasında Hannah Arendt de vardır.
Fanon’un özellikle önemli iki kitabı (Siyah Deri – Beyaz Maske ile Yeryüzünün Lanetlileri) bu incelemenin asıl konusunu oluşturuyor. Diğer kitaplarına, konuşma ve makalelerine ise kısaca değinilecektir. 
Fanon’un başlıca görüşleri bu iki kitap temelinde şekillenir. 
Fanon’un iki önemli kitabı iki temel konuyu ele alır:
Birincisi: Sömürgecilik sadece ekonomik ve askeri yönden değil, psikolojik olarak da ele alınmalıdır. Sömürgeci, sömürge insanının psikolojisini tahrip eder, onu çift kişilikli yapar, insanlıktan çıkarır.
Fanon, sömürgeciliğin ayrılmaz parçası olan, ama eski sömürge insanına karşı klasik sömürgecilik sona erdikten sonra da süren ırkçılığı da aynı bağlamda ele alır. 
İkincisi: Sömürge insanı ancak sömürgeciye karşı şiddet uygulayarak çift kişilikten, aşağılık kompleksinden, insanlık dışılıktan kendini kurtarabilir. Burada söz konusu olan, sömürge ülkenin ancak şiddet kullanılarak bağımsızlığını kazanabileceği, sömürgeciliğe karşı mücadelenin ancak bu yolla başarıya ulaşabileceği değildir. Bu, Fanon dönemine kadar bilinen ve genellikle de kabul edilen bir doğrudur. Sömürgecilik açık şiddete dayanır ve sona erdirilmesi de ancak şu veya bu oranda şiddet kullanılmasıyla mümkündür. 

Fanon’a göre şiddetin psikolojik olarak iyileştirici yanı da vardır. Sömürge insanı sömürgeciye uyguladığı şiddetle sadece ülkesini değil, psikolojik olarak kendisini de kurtarır; insan olur.
Başka bir deyişle şiddet, zorunlu kalındığı için başvurulan bir yol değildir; başvurulması zorunlu bir uygulamadır.
Fanon, Afrika’da ve özellikle Cezayir’de sömürgeciliğe karşı savaşın sorunlarını irdelerken, bu savaşın yürütücüsü temel güç üzerinde de durur. Fanon’a göre, sömürgeciliğe karşı ve sosyalizm hedefine yönelik mücadelenin temel gücü işçi sınıfı değil, köylülüktür.
1950’li yıllardaki sömürge kurtuluş savaşları sırasında Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki devrimin (1949) ve Mao’nun görüşleri temelinde şekillenen köylülüğün devrimdeki başat rolü anlayışı, 1960’lı yıllarda da uluslararası sosyalist hareketteki etkisini sürdürür.
Fanon’un “Toprağın Lanetlileri” yapıtında yer alan bu görüş uluslararası bağlamda kısaca ele alınacaktır.
Fanon’un görüşleriyle ilgili bir yazının asıl zor yanı, Fanon ile post Fanonizm’i ayırmaktır. 
Fanon’un sömürgecilik, sömürge ülke halkında yaratılan psikolojik yıkım ve ulusal kurtuluş mücadelesi konusundaki görüşleri, 1970’li yıllardan başlayarak önemini kaybetti. Sömürgecilik koşullarında ezilenlerin şiddetinin oynadığı olumlu rol, sonraki yıllarda da önemli bir saptama olarak değerlendirilmekle birlikte, Fanon’un özellikle ırkçılığın psikolojisi konusundaki görüşleri sonraki yıllarda değişik yönlerden geliştirildi ve değişik yorumlara konu oldu.
Burada söz konusu olan esas olarak metropollerdeki ırkçılıktır. Afrika kökenli siyah insanın beyazlarla olan ilişkisiyle bu ilişkinin kültürel kökenleridir. Fanon’un siyah ya da melez insanın beyaz toplumundaki psikolojisi ve bunun kökenleri konusundaki görüşleri, son dönemde önem kazanan Kültürel Çalışmalar’da (Cultural Studies)  dikkate alınır.
Bu yazı asıl olarak Fanon’un görüşleriyle ilgili olduğu için, post Fanonizm’in değişik gelişme yönleri üzerinde sadece kısaca durulacaktır.


29 Şubat 2012