MEHMET AĞAR'A DOKUNAMAMAK


Değişik gazete ve internet sayfalarında Mehmet Ağar ile ilgili olarak yapılan açıklamaları okuyorsunuzdur. Fikri Sağlar da konuyla ilgili bir açıklama yaptı, geçmişle ilgili olarak hayli eksik de olsa yapılan soruşturmalara Mehmet Ağar’ın da dahil edilmesini istedi. 

Ağar’ın “Bin operasyon yaptık!..” sözüne rağmen hakkında hiçbir şey yapılmadı. Son olarak, özel harekâtçı Ayhan Çarkın’ın da ifadesinde bol miktarda sözü geçen ve birkaç özel harekâtçının tutuklanmasından öteye gitmeyen geçmişe yönelik operasyonda da Mehmet Ağar’a dokunulmadı, dokunulamadı. Kolay değil, biliniyor. Yıllar önce birisi, “Kanun, küçük sineklerin takıldığı, büyüklerin ise delip geçtiği bir örümcek ağıdır!..” demişti. Aynen öyle... 

Yargılanan Veli Küçük, mahkeme heyetine “Beni bunlardan değil, şunlardan yargılayın!..” diyerek oldukça ağır suçları sayıp döküyor. Ses çıkarılamıyor. Ergenekon davasının yarım yamalak bir dava olduğu sadece bu örneklerden bile anlaşılıyor.

Mehmet Ağar’ın geçmişin faili meçhullerindeki rolü açıkça biliniyor. Ağar kendisine dokunulamayacağını “Bir tuğla çekerseniz hepsi yıkılır!..” diyerek daha önce belirtmişti. Gayet açık bir ifade. “O tuğla benim!..” demek istiyordu. Benim hakkımda soruşturma yaparsanız konu çok yere sıçrar. Tuğla çekilemiyor. Ağar’ın ön plandaki sorumluluğu biliniyor, ama dokunulamıyor. 

Biz, kendi çapımızca, Ağar’ın uzantılarına dokunduk. Mehmet Ağar’ın başkanlığını yaptığı Doğru Yol Partisi Mersin İl Teşkilatı’ında 2006-2007 yıllarında il başkanı yardımcısı olan, aynı partiden milletvekili aday adayı olan ve halen de bu partinin üyesi olan, Mehmet Yavuz’un durumunu ortaya çıkardık. Mehmet Yavuz, aynı zamanda, “devrimci”.  DYP üyesi bir kişi nasıl “devrimci” veya “Acilci” olurmuş diye bana sormayın. Sorunun muhatabı ben değilim... 

Mehmet Yavuz gerçeği arar imiş! Ne gerçeği imiş bu? Nebil Rahuma ile ilgili gerçeği ararmış! Bunun için Emniyet Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı’na kişisel başvurular yapmış. Kişisel başvuru, yani tanıdıklarına başvuru yapmış. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı’nda “etkili çevreler”i tanıyor anlaşılan. Normal! Sonuçta, önemli bir ilde DYP başkan yardımcısı, Mehmet Ağar’a yakın bir kişi…

Sadece bu davranış tarzından hareketle bile, karşımızdakinde tam bir polis kafası bulunduğunu görüyoruz. Nebil Rahuma ile ilgili gerçeği Emniyet Müdürlüğü belgelerinde arıyor. Nebil Rahuma’yı da kendileri gibi birisi sanıyor. Kafa o yönde çalışmaya alışmış. 

Mihrac Ural’ın ortadan kaybedilmiş polis ifadesi, MİT işbirlikçiliğiyle ilgili gerçeklerin Emniyet Müdürlüğü belgelerinde bulunabileceğine kuşku yok. 

Mehmet Yavuz ile ilgili gerçeği de bir başka resmi belgede, avukatının da hazır bulunduğu polis ifadesinde bulduk. Orada dökülüyor aslanım!

Birazcık kafası çalışsa, DYP üyesi olduğunu, yakın geçmişte bu partinin Mersin örgütünde ön planda rol oynadığını söylemez. Paniklemiş yavrucak! Kolay değil! Mihrac Ural ile yaptığı yazışmalar polis izlemesine takılmış. “Biz Acilciler” adlı açıklamaya imza atmış. Kimileri gibi doküman yakalatmış da olabilir. 

“Gizli örgüt üyesi” olmanın cezası 15 yıl. Evet, Acilciler 1988 yılından beri yok. Ama Mehmet Yavuz ve diğer sanıklara yöneltilen suçlama daha değişik. Bunlar bitmiş örgütü yeniden kurmaya ya da canlandırmaya çalışıyorlar, bu amaçla propaganda yapıyorlar. Nebil Rahuma’nın mezarını da bu amaçla arıyorlar.

Antakya’da bu amaçla boş bir mezar yaptırdılar. Bekledikleri sonucu alamadılar. Amaç, Nebil’i kullanarak, Mihrac Ural’ın “kapsama alanım” dediği Antakya’da etki yaratmak ve bu etkinin temelinde örgütü yeniden kurmaktı. Eski militanların çoğu dağılmıştı. Politik mücadele içinde olanları ise Mihrac Ural ve çetesine uzak duruyordu. Ne yapılır, yeni militan aranır!

Adana’da lümpen bir serseriye “Çağdaş Dede Korkut” yakıştırması yapılır. Eskilerden olabildiği kadar adam kafaya alınmaya çalışılır. Bazıları “temel kadro” ilan edilir. Antakya hapishanesinde iken işkence raporu alabilsin diye sırtına bozuk parayla işkence izi yapılan kişi, “ser veren, sır vermeyen” kahraman ilan edilir. Amaç aynıdır: Birilerini överek kafaya almak ve yeni örgütün kadrosu yapmak. Tipik bir Mihrac Ural taktiği... 

Oltasını internete sallayıp burada da “militan av”ı yaptığını ihmal etmemek gerek. Bu alandaki çabası verimli olmadı, ama geçici bazı sonuçlar almadı da denilemez. Hep aynı yöntem: Aşırı överek göklere çıkaracaksın. 

İnsanlar övgüye aç durumda. Mihrac Ural tarafından böylesine övülünce kendilerini bir halt sanmaya başlıyorlar. Bir süre sonra gözleri açılıyor, durumu anlıyorlar, ama o zamana kadar da kullanılmış oluyorlar. 

Tarihe karışmış bir örgütü canlandırmaya çalışmak fiili ise tamı tamına gizli örgüt faaliyeti kapsamına girer. Ağlayıp zırlamanın gereği yok. İçinde yer almış olduğunuz ve değişik izlemelere de takılan faaliyet tam olarak budur. 15 yıl hapis cezası örgüt üyeleri içindir. Örgüt varsa, yöneticileri de vardır. Türk Ceza Kanunu’nda gizli örgüt yöneticileri için daha ağır hapis cezaları öngörülür. Mehmet Yavuz, bu tehlikeyi fark ettiği için ifadesinde DYP üyeliğine özellikle vurgu yapıyor. Samimi itiraflarda bulunuyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne başvurmuş, şimdiye kadar ne yaptıysa gereken yerlere haber vererek yapmış. Beceriksiz bir polisin sümüklü itirafları...  

Nebil Rahuma ile ilgili “gerçeği arıyor” imiş. Bunun için DYP üyeliğine ne gerek vardı! Sen kimi kandırıyorsun, akıllım!.. 

Belki de yanılıyorum: Mehmet Yavuz’un amacı DYP içinde Acilciler örgütlenmesi yapmaktı. Aydınlıkçıları, Doğu Perinçek’i, hapisteki Ergenekoncuları övüyor. Amaç, derin devlet içinde Acilciler örgütlenmesi yapmak olabilir mi!.. Gizli örgütün bu kadar derin faaliyetine benim aklım ermiyor doğrusu... 

Tıpkı Mihrac Ural gibi, ajanlığı bile yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. Tam da bu nedenle yargılanacaksınız. Beceremediniz... 

Eğer Özel Tim mensupları PKK’ye karşı başarılı olsalardı, ne mahkemesi, takdirname bile alırlardı. Başarılı olamadılar, bir bölümü devreden çıkarıldı ve yargılanmaya başladılar.

Mehmet Yavuz’un durumu da aynı. Fazla açıldı. Açıldıkça battı, battıkça açıldı ve sonunda “Gel bakalım bizim oğlan!..” dediler. Yine de ihmal etme, eski parti başkanına durumunla ilgilenmesi için mektup yaz, rica et. Bakarsın yararı dokunur. Allah kurtarsın!.. 


14 Ağustos 2011