SOLUN RESMİ TARİHİ

Aşağıdaki değerlendirme Atilla Keskin’e aittir: 

“Bizler geçmişimizle genel teorik açıklamaların dışında hesaplaşamadık. Bence bu tür anılar da geçmişimizle hesaplaşmanın bir parçasıdır. Benimle her röportaj yapıldığında söylüyorum: Salt TC'nin değil, biz solun da resmi bir tarihi vardır. Ve bu resmi tarih geleceğe bir şey aktarmaz. Gerçek bir sol tarihin oluşmasında anıların son derece büyük bir önemi vardır kanımca. Bizden önceki eski tüfekler bunu bir ölçüde romanları, öyküleri ile gerçekleştirdi. Ama halâ bizim bile çözemediğimiz bir çok nokta var. Hiç olmazsa bizim kuşak geleceğe biraz daha fazla 'gayr-i resmi' şeyler bıraksın.“ 

Tamamen katıldığım bir değerlendirme. 12 Eylül’ün üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen, sol halâ geçmişini değerlendiremiyorsa, kendisiyle hesaplaşamıyorsa, sorun burada yatmaktadır. 

Teorik olarak fazlasıyla konuşuldu. Değerlendirmeler yapıldı, yanlışlar belirtildi ve orada kalındı. Örgütsel tarihe giren olmadı. Bu alana girilmeden yapılan tarihsel değerlendirme kaçınılmaz olarak eksik kalıyor. Hem de büyük eksik… 
  
Sol, bu nedenle, örgütsel tarihini de ortaya dökerek kendisini değerlendirmeyi, kendisiyle hesaplaşmayı tamamlamalıdır. Bu sorunun üzerinden atlamak mümkün değildir, unutulacağını zannetmek hiç mümkün değildir. İnsanlar bu tarih hakkında eksik de olsa bilgi sahibiler. Herkes kendi örgüt tarihindeki sadece kahramanlıkları ve büyük özverileri değil, alçaklıkları pislikleri ve rezillikleri de bir oranda biliyor. Ve geçmişle ilgili olarak sadece kahramanlıklardan, iyi şeylerden söz edildiği zaman, onaylarmış gibi kafasını sallayan bir sürü insan gerçekte anlatılanlara inanmıyor. Daha doğrusu, “bunlar vardı ama başka şeyler de vardı“ diye düşünüyor. Herşey açıkça konuşulmayınca da birbirine güvenen, birlikte çalışma yapmaya yönelen de az oluyor. 

İnsanları, özellikle de gençleri aptal yerine koymaktan vazgeçelim. “Geçmişte olup bitenleri bütün boyutlarıyla öğrenirlerse devrimcilikten vazgeçerler“ diye düşünmek, bu amaçla gerçeği gizlemek yanlıştır. Burjuvazi bunları biliyor ve hiç merak etmeyin kendince zamanı gelince hepsini ortaya dökecektir. Genç insanlar tarihimizi burjuvaziden öğrenecekler ve haklı olarak da bize lanet okuyacaklar. 

Bu tarihi onlara ve bizimle aşağı yukarı yaşıt başka arkadaşlarımıza anlatmamız gerekir. Tarihin bu eksik kalan yanının anlatılması, “geçmişte herşey kötüydü“ anlamına kesinlikle gelmiyor. Kimse böyle bir şey söylemiyor. Söylenilen, gerçeğin bir de öteki yanının olduğudur. Geçmişe yönelik parçalı bilgiler böylece tamamlanmalıdır. 

Sol, örgütsel alanda halen süren büyük zaaflarını, geçmişte olup bitenleri, bunların nedenlerini ve nasıl aşılabileceklerini açıkça konuşmadan aşamaz. 

Baştan böyle bir amaç bulunmuyordu ama, bu site, bu konuda altı ay içinde önemli bir işlevi yerine getirdi. Başka örgütlerden insanların da bu tür anlatımlara yönelmeyi düşündüklerini duyuyorum. Gerçekten iyi olur. Gerçek neyse onu konuşmanın kötü bir yanı olamaz. Belki başlangıçta bazılarına olumsuz gibi görünebilir, merak etmesinler, kısa sürede bu durum aşılıyor. Bu sitedeki yazıları okuduklarında başlangıçta morali bozulan arkadaşların, şimdi “doğrusu çok iyi bir iş yapıyorsunuz“ demeleri bu nedenledir. 
  
Mihrac Ural rezilliklerle dolu yaşamında sonunda iyi bir işe vesile oldu. Bunu belirtelim ve hakkını yemeyelim. Sorunumuz bu kişiyle uğraşmak değil. Değişik kişiler tarafından bu kadar anlatılan şeyden sonra “ipliği pazara çıktı“ demek doğru olmaz, ipliği süpermarkete çıkmıştır. Amacımız bundan ibaret olsaydı, konuyu burada bitirmek gerekirdi. Amaç bundan ibaret değildir. Başka bildikleri olan arkadaşlar varsa konuya devam etsinler. Çok sayıda insan yazılanları okuyor. Kendi deneyimlerini anlatmak için cesaret alıyorlar, ciddi olarak bunu yapmayı düşünüyorlar. 

İnternette site kurarlar veya grup kurarlar ve anlatırlar, biz de onlardan öğreniriz. Bu konuda herkesin birbirinden öğreneceği daha çok şey var. 

Konu bizi aşarsa, değişik örgütlerden insanlar kendi örgütsel geçmişlerini ortaya dökmeye ve değerlendirmeye başlarlarsa, ne mutlu bize. Böylesi bir durum gerçekten de devrimci hareketimizin gelişmesine önemli bir katkı olur.  

27 Ocak 2009