ŞEYH UÇMAZ, MÜRİTLER UÇURUR!..

Soru: İsmail Bilen'in "efsanevi genel sekreter" olacak hangi özelliği vardı? 

Sade suyu tirit denilebilecek birkaç tane broşürü vardı. Başka?

Başka bir şey yoktu. Yıllar sonra insanlar, partinin 1973 atılımının esas olarak Türkiye'de başka örgütlerden TKP'ye geçenler tarafından yapıldığını, İsmail Bilen'in bunu onaylamaktan başka iş yapmadığını ve onun yerinde başka birisi olsa da aynısının olacağını anladılar. "O zaman çok acemiydik. SBKP ile yıllardır ilişkisi var diye onu bir şey zannetmiştik" dediler. İsmail Bilen uçmamış, müritleri tarafından bir dönem uçurulmuştu. 

Arkasından, Nihat Akseymen ya da İşçinin Sesi'ndeki adıyla Yörükoğlu gelir. 

Bu örgütün yayınlarında parti militanları tarafından Yörükoğlu'na yapılan övgüleri okuduğum zaman rahatsız olurdum. Her okur mektubu, "Yörükoğlu yoldaşımızın da belirttiği gibi" sözüyle başlardı. Tamam, yörükoğlu TKP tarihinde birkaç kitap yazabilmiş tek kişiydi, ama insanlar da onun politik düzeyini anlamayacak kadar aptal değildi. Bunun ikide bir belirtilmesi gerekmezdi. Bu şekilde efsane yaratılmaz. Nitekim yaratılamadı da... 

Müritleri önce Yörükoğlu'nu iyice uçurdular, sonra da bırakıp gittiler. Onlar gidince de kötü düştü. Burada ekmek vardır mantığıyla kendini Aleviliğe verdi. Yıllardan sonra ilk kez Alevi hareketi yükseliyordu ve mevcut durum da yeni müritler kazanmak için uygundu. Ama olmadı. Sen herkesi aptal mı sanırsın! 

Başka birçok örnek daha verebilirim. Müritler uçurdular, sonra bırakıp gittiler. Müritler gidince uçurulmuş şeyhler kötü düştüler. Müritsiz yapamadıkları için kötü düştüler. 

“İnsan nedir?..” diye sorarsanız, kıstas şudur: Filanca örgütün ya da partinin MK üyesi, PB üyesi, başkanı, genel sekreteri ya da bilmem neyi. Bu ünvanı al, geriye ne kalıyor? Geriye kalan, o insanın gerçek durumudur. Geriye bir şey kalmıyorsa, o insan palavradan ibaret demektir. 

Politik önderler böyle değerlendirilmelidir. Al o ünvanı, geriye ne kalıyor? Büyük çoğunluğunda geriye bir şey kalmaz. Müritler bu şeyhleri uçurdular, şeyhler de uçunca bir dönem kendilerini gerçekten bir halt sandılar. Ve çok kötü düştüler, alemin maskarası oldular... 

Aklı biraz başında olan zamanın müritleri özeleştiri yaptılar. "Bunları biz adamdan saydığımız için bir dönem adam oldular, hem kendimize hem de başkalarına kötülük yaptık" dediler. 

Hatanın neresinden dönülürse, iyidir. Önemli olan hata yapmaktan ziyade, onun içinde hapsolup kalmak, ondan çıkamamaktır. Bir bölümü çıktı, bir bölümü çıkamadı.Eski şeyhlerin bir bölümü de yeni müritlerin yolunu gözlüyor. Müritler de uyandı, artık karşılıksız ve canıgönülden müritlik yapmıyorlar. Çıkar ilişkisi... 

Şeyh-mürit ilişkisi, “Ne kadar ekmek, o kadar köfte!..” ilişkisine benzedi. 

Ömer Ödemiş adlı paralı asker yeni mürit kayıtlarına başlamış, ama mürit bulamıyormuş. Yahu bunlar ne zavallı insanlarmış. Allah kurtarsın!.. 

12 Temmuz 2009