Haydar Yılmaz sana çağrı yaptı, ama sen duymazlıktan geldin.
Yaklaşık şöyle demişti: “Ey Mihrac Ural! Sen, ser verip sır vermedim, direndim, diyorsun. İfade olarak boş kâğıt verdim, diyorsun. Şu ifadeni yayınla da görelim. İsterse boş kâğıt olsun. Biz boş kâğıdı da okumasını biliriz.”
Kendi iddiasına göre, adını bile söylememiş, üç hafta işkence görmüş Mihrac Ural’dan ses yok.
Senin şu meşhur arşivinde kendi ifaden bile bulunmuyor olamaz. Herkesin ifadelerini yayınlıyorsun. Bu ifadelerden olmadık sonuçlar çıkarıyorsun. Senin ifaden nerede peki?
Çok kişi senin ifaden hakkında yaptığın propagandandan başka bir şey bilmiyor.
Ama bilenler de var. Bu nedenle de polis ifadeni yayınlamanı istiyoruz.
Biliyorsun, 1978 Mart operasyonuyla ilgili olarak elimizde büyük bilgi var.
Başka bir deyişle, boş kâğıdı okuyacak kadar bilgimiz var. Ve ben senin ifadeni hatırlıyorum. Öyle boş kâğıt filan değildi. Bazı cümleleri de hatırlıyorum. Bizi zora koşup hatırlamak zorunda bırakacağına, şu polis ifadeni yayınlayıver. Neden çekiniyorsun ki...
Senin gibi ser vermiş sır vermemiş, polise boş kağıt vermiş, adını bile söylememiş bir yiğit neden çekiniyor acaba?
Biz biliyoruz neden çekindiğini. Elimizde Mart 1978 ile ilgili o kadar büyük bilgi var ki, senin ifaden aradaki bazı küçük boşlukları dolduracak. Böyle olacağını bildiğin için de polis ifaden hakkında propaganda yapmakla yetiniyorsun. İfadenin kendisi ise ortada yok...
Hadi, Mihrac Ural… Polis ifadeni bekliyoruz…
13 Ocak 2010