Mihrac Ural için en iyi nitelendirme, Suriye derin devletinin tetikçisi olmaktır.
Ibrahim Yalçın’ın son yazısı, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir, konu hakkında bu kadar şey bilen benim, yine de biraz cahil kaldığımı gösterdi. Açıkçası, Muhaberat ile Mihrac Ural’ın ortak operasyon yapmaya kalkacak kadar işi ilerlettiklerini düşünmemiştim. Neyse ki, Kırıkhan’da ve Paris’te Müslüman Kardeşlere karşı yapılması planlanan operasyona katılacak olan arkadaşlar son anda kendilerine geliyorlar, “biz ne yapıyoruz?” diye düşünüyorlar ve vazgeçiyorlar.
Müslüman Kardeşler dinci bir örgütlenme, Hafız Esad rejimine de karşı. Sadece ona karşı değil, Mısır’daki Mubarak rejimine de karşı. Mısır Komünist Partisi yıllardan beri Mubarak rejimine karşı bu örgütle ittifak yapıyor.
Suriye’deki Esad yönetiminin kanlı terör rejimi olduğunu daha önce açıklamıştım. İsteyenler bu sitedeki Suriye başlıklı yazılara bakabilirler.
1988 yılının sonlarına doğru, o yıllarda partinin Avrupa sorumlusu olduğum için bana Paris’ten haberler geliyordu. Mihrac Ural ve adamları insan kaçırıyorlar, özellikle eskiden bunlarla ilişkisi olan ama artık ilişkisini kesmiş Antakyalıları tehdit ediyorlar ve “burasını da Suriye gibi yapacağız” diyorlar. Paris’teki arkadaşlar “müdahale edelim mi?” diye de sordular. “Kesinlikle karışmayın” dedim. İnsanlar bu muameleye karşı seslerini çıkarmıyorlarsa, bize karışmak düşmez. “İçlerinden bazılarıyla iyi ilişkilerimiz var” dediler. “O zaman bekleyin ilişkiler iyice şekillensin, ondan sonra tehdit ve saldırı sürerse, gerekeni yaparız.”
Bu arada içimden gülmedim de değil. Bunlar acemi! Fransa’yı serbest bir yer zannediyorlar ve yılların sömürge polisini küçümsüyorlar. Bir süre hiç sesini çıkarmamak Fransız polisinin tipik davranış şeklidir. Bekler gözler ve sonra da herkesi toplar. Zaten olup biteni ben bile duymuş isem, her tarafta kolu olan Fransız polisi çoktan duymuştur. Yine de darbe biraz erken geldi, zira tehdit ettiklerinden bir tanesi bunları ihbar ediyor ve polis de elindeki eski bilgileri kullanarak 15 kişiyi topluyor.
Saint Michell metrosunda Müslüman Kardeşler’in bir yöneticisine suikast planlanıyormuş. Suikasti yapacak kişi de –Cabir– Paris’e getirilmiş ama duruma uyanıp vazgeçmiş.
Burada birkaç soru var:
Birincisi: Suriye gizli servisi Muhaberat suikasti niçin kendisi yapmıyor da taşeron örgüte veriyor? Cevabı zor değil. Bir devlet başka bir devletin –hele de Fransa gibi bir devletin– topraklarında silahlı eylem yapar ve bu da daha sonra ortaya çıkarsa, o devleti, yani Suriye’yi, fena yaparlar. Bu nedenle suikasti yapacak olan Arap kökenli olsa bile Suriyeli olmaması gerekiyor.
İkincisi: Silahları nereden buluyorlar? Cevabı basit, Suriye elçiliğinden. Bu bilinen numaradır. Diplomatlar aranmadıkları için başka ülkelere diplomatik eşyalar arasında silah sokarlar.
Üçüncüsü: Eylem yapmak için öyle bir yer seçilmiş ki, kaçmak mümkün değil. Neden burası seçiliyor? Suikast yapılacak kişinin belirli saatte buraya geldiği biliniyorsa, buraya nereden geldiği ve buradan nereye gideceği de bulunabilir. O zaman neden mutlaka burası seçiliyor? Ancak tahmin yürütebiliriz. Görülen odur ki, suikasti yapanın yakalanması isteniyor. Karşılığında Suriye devletinden yüklü bir para alınacak olabilir ya da başka hesaplar yapılmıştır. Belki de Mihrac ve Zafer hayatlarında silahlı eyleme girmedikleri için suikast nasıl planlanır konusunda tecrübeleri yoktur. Bu nedenle en basit yolu seçmişlerdir.
Dördüncüsü: Cabir suikastten vazgeçti. Bu kadar önemli bir işi neden siz yapmadınız? Bunun için tehlikeye girebilmek gerekir ve ustalık ister. Bunları da siz yapamazsınız tabii. Sonuçta, taşeronluğu bile beceremediniz.
Filistinlilerin iç kavgasında yapıldığı gibi ajitasyonla heyecana getirilip El Fetih’e saldırtılan ve 4 tanesinin ölümüne neden olunan arkadaşların örneği bu kez başka bir şekilde tekrarlanmadı.
Mücadele anlayışı konusundaki görüşleriyle uyuşmadığım Rıza’nın güzel bir cümlesi vardır. “Biz temiz bir harekettik. Mihrac bu hareketi kirletti.”
Doğru! Hem de öyle bir kirletti ki, önceden hepimiz elbirliğiyle uğraşacak olsaydık bile, bu kadarını beceremezdik.
Konuyla ilgili hayli bilgi birikti, ama yine de bazı şeyleri duyunca tüylerim ürperiyor. Başka bir devletin gizli servisi adına tetikçilik organizasyonu. Eylemi kendisi yapamıyor, çünkü cesaret ve ustalık yok. Öteki arkadaş da iyi ki zamanında doğru düşünebilmiş yani.
Suriye devletinin çıkarını savunmak bize mi düştü!..