GİZLİ SERVİSLER 1

Gizli servislerle ilişkiler devrimci hareketin tarihinin utanç verici sayfaları arasında yer alır. Gizli servis –görevi gereği– herkese yaklaşır, önemli olan ona karşı mesafeli durabilmektir. 

Suriye’de bulunup da bir şekilde Muhaberat ile ilişkisi olmamış hiç bir örgüt yoktur. Ne ki, kimisi gizli servis ilişkisine balıklama atlar ve hizmetlerini sunarken, kimisi de ilişkisini sınırlı tutmaya özen gösterir. 

TKEP’in yaklaşık on yıl kadar Suriye’de sürekli bir varlığı oldu. Genel Sekreter ve Dış Büro –Avrupa’daki üye hariç– buradaydı. Muhaberat ile ilişki son derece sınırlıydı. Bunun bir nedeni bizim ilişkiyi yoğunlaştırmaya sıcak bakmamamız ise, öteki nedeni de arkamızda SSCB elçiliğinin bulunmasıydı. Oradaki yoldaşlar büyük oranda SSCB az oranda da Bulgaristan elçiliğiyle temas içindeydiler. SSCB, TKEP’i dikkate alınması gereken bir komünist partisi olarak değerlendirdiğinden, Suriye de o yıllardaki çıkarları gereği SSCB ile müttefik olduğundan rahattık. Fazla karışanımız yoktu. Tabii bu mesafeli davranışın getirdiği zahmetler de vardı ve bunlara katlanıyorduk. Mesela, bir keresinde dört gün havaalanındaki bekleme salonunda yatmak zorunda kalmıştım. Merkez Komitesi Plenumu’na gelmiştim ve içeriye giriş izni ancak dört günde alınabilmişti. O kadar da olacaktı artık!

Hangi yıl olduğunu hatırlamıyorum. 1980’li yılların ikinci yarısı olması gerek. Muhaberat, Teslim Töre ile görüşmek istiyor ve görüşmede işbirliği teklif ediyor. Teslim kabul etmiyor ve şöyle diyor: “Ben iki ülkenin burjuvazisi arasında tercih yapmam. Ama mutlaka tercih yapmam gerekirse Türkiyeninkini tercih ederim.” 

Buraya kadar normal! Bulunduğun ülkenin gizli servisi birlikte çalışma teklif ediyor, sen reddediyorsun. 

Teslim Töre 1993 yılında İstanbul’da yakalanır ve sorgusu sırasında MİT bu konuşmayı kendisine aktarır. Anlaşılan MİT, Muhaberat içinde iyi örgütlenmiş. Teslim ile konuşan Muhaberat elemanı ya da elemanları herhalde alt düzey kişiler değillerdi. Bilgi onlardan MİT’e ulaşıyor. 

MİT’in Suriye’de iyi örgütlenmiş olması normal. Hatırlanacak olursa, o yıllarda Abdullah Öcalan Suriye’de bulunuyordu ve MİT kendisine birkaç kez suikast teşebbüsünde bulunacaktı. Başka bir ülkede çevresinde korumaları bulunan birisine suikast düzenlemek oldukça iyi bir örgütlenmeyi gerektirir. Hele de Suriye sınırından içeriye içinde bir ton TNT olan kamyon sokmak ve bunu da Öcalan’ın kaldığı tahmin edilen evin yakınında patlatmak kesinlikle iyi bir örgütlenmenin varlığını gösterir. 

Gizli servisler için olağan bir durumdur. Birisi nerede biter öteki nerede başlar kesin olarak bilinemez. Muhaberat derken bir bakarsınız MİT ile karşılaşmışsınız. 

Gizli servisler Avrupa ülkelerinde de tabii ki var ve devrimci kişilerin bir bölümü yıllarca bunlarla birlikte çalıştılar. Bunların pek azını biliyoruz, bazılarını tahmin ediyorduk. 

Bulunduğunuz ülkenin gizli servisi ile çalıştığınız zaman en başta ekonomik olarak sırtınız yere gelmez. Genellikle doğrudan para vermezler, sizi iyi bir işe yerleştirirler. Bu iş, neredeyse yüzde yüz oranında sosyal danışmanlık hizmetidir. İlticacılarla ilgilenirsiniz, oturum almış politik kişilerin değişik işleriyle uğraşırsınız, kısacası o çevre içinde olursunuz. Zaten orada olduğunuz oranda bilgi toplama fırsatı da elde edersiniz. 

Bazı durumlarda gizli servis, gözüne kestirdiği kişilere, “bize bilgi getir, iltica başvurunun kabul edilmesini sağlayalım” teklifinde bulunur. Son dönemde bunu özellikle Kürtlere yönelik olarak uyguluyorlar. 

Avrupa ülkelerinde bir de tabii MİT’in örgütlenmesi var. Onlar da sosyal danışmanlara ve tercümanlara özel bir önem verirler. 

Gizli servislere elini verdin mi, kolunu geri alamazsın. Hiç bulaşmayacaksın. Sadece kapitalist ülkelerde olanlarına değil, sosyalist ülkelerde olanlarına da... 

Gelecek yazıda bu konu üzerinde biraz duracağım.