Mihrac Ural için THKP-C (Acilciler) adlı örgüt gerçekte bir polis akademisiymiş de haberimiz yokmuş!
"Nasıl oluyor?.." derseniz, devam edelim. Bu akademide, pardon örgütte, bulunan ve Mihrac Ural ya da hempaları tarafından polislikle suçlanan polisleri sayalım:
İbrahim Yalçın zaten polislerin en meşhuru. “Denetim altında tutulmak için” de Merkez Komitesine alınmış. Siz herhangi bir devrimci örgütün tarihinde böyle bir soytarılık gördünüz mü? Polis olduğuna hem de kesin olarak MİT ile işbirliği yaptığına inanılan kişi için “gereği yapılmıyor”, MK’ya alınıyor? Dahası, kişinin MİT ile işbirliği de bu durum öğrenildikten hemen sonra değil, o kişi örgütten ayrıldıktan sonra açıklanıyor?
Benim durumumda ise, beni polis ya da MİT kesmiyor, Özel Harp Dairesi’nde çalışıyorum. Eh, yetenekli bir insanım ne de olsa, bana da ancak bu daire yakışır yani.
Ali Sönmez… Zamanında örgütün MK üyesi. Mihrac Ural ile arası açılınca, Suriye’de okumakta olan kardeşi vasıtasıyla Türk polisine bilgi aktarmakla suçlanıyor.
Mustafa Burgaz… Aradan yıllar geçtikten sonra öğreniyoruz ki, bu kişi Antakya’da polis olduğundan kuşkulanılan bir kişi ile sık sık görüşüyormuş ve bilgi aktarıyormuş. “Bu durumu neden o zaman ortaya çıkarmadınız da 30 yıl beklediniz?..” sorusuna cevap belli: bizimle tavır almadı da ondan.
Mihrac Ural’ın emriyle öldürülen Ali Çakmaklı da MİT ajanı ilan edilmişti.
Ek olarak, örgütten değişik zamanlarda ayrılan çok sayıda kişi de polis ya da MİT ajanı olmakla suçlanmışlar.
Son olarak, THKP-C (Acilciler) bloğu kullanıma girince, Mihrac Ural efendi bunun MİT’ten izin alınarak yapıldığını açıklamış. Vay be! Ben zaten Özel Harp Dairesi’nde olduğum için MİT’ten izin almama da gerek yok aslında. Unutmuş garibim!..
Arada adını atladıklarım varsa, kusura bakmasınlar. Mihrac Ural tarafından o kadar fazla “polis” olarak suçlanan var ki. Hani örgütte polis olmayanları saysak daha kolay olacak neredeyse...
Devrimci Yol gibi büyük bir örgütten bile bu kadar polis çıkmamıştır. Ama Mihrac Ural becerikli adamdır, bizden çıkarır. Örgütün üst kademesinde sürekli olarak en az bir polis bulunuyor.
Mihrac Ural’ın tipik özelliklerinden bir tanesi, kendisinde olan bir özellikle başkasını suçlamasıdır. Bozuk mal satan işportacı gibi bağıra çağıra suçlar da suçlar. Mesela, karşısındakileri cahillikle suçlar. Gerçekte ise kendisi 30 yıldan fazla zaman önce her nasılsa beş yıllık ilkokuldan sonra iki yıllık Sanat Okulu’nu bitirmiştir. Başkaca bir eğitimi yoktur.
30 yıldır kaldığı Suriye’de, örgüt parasını çalarak sahip olduğu zenginlik nedeniyle para sorunu da olmadığı halde okumamıştır. Bir arkadaş bu saptama üzerine geçen gün dedi ki, “Okuyamazdı ki… İstese bile okuyamazdı… Mihrac Ural Arapçayı üniversite düzeyinde okuyup yazamaz. 30 yıldır bunu da öğrenememiş. Bu durumda istese bile okuyamazdı.”
Doğru! Bunu düşünmemiştim. Her dilde, o dili üniversite düzeyinde okuyup yazmakla, günlük konuşma ya da o dilde gazete okuyabilmek arasında önemli fark vardır. Mihrac Ural kendi eğitimsizliğini başkalarına yüklemeye çalışır. Başka örnekleri sıralamayayım.
Ve soru: Herkese polistir diyen Mihrac Ural’ın kendisi polis olmasın? Suriye polisi, Muhabarat olduğu açık. Suriye’de kalıp da bunu görmeyen de yok. Acilciler, Suriye’de Muhabarat’ın devrimci hareket içindeki koluydu. Değişik devrimci örgütler hakkında Muhabarat’a bilgi veriyordu.
Ve Türkiye… Mihrac Ural, MİT ile anlaşmış bir kişidir. Tarih, en geç, 10 Mart 1978’dir. Bu durumu da epeyce ortaya çıkardık. Daha da üzerine gidiyoruz.
“Mihrac Ural, şu muhteşem ifadeni ortaya çıkarsana” diyoruz. “Merkezi arşive kalktı” diyor. Artık orası neresiyse. Belki de MİT, Mihrac Ural’ı korumak için ifadesini merkezi arşive almıştır. Öyle ya, Mihrac Ural’dan önce yakalananların ifadesi belli, sonra yakalananların da belli, Mihrac Ural’ın ifadesi ise “merkeze kalkmış”.
Aslında bu ifade kendi arşivinde duruyor. Yayınlayamıyor, zira polisle yaptığı işbirliği ve bunun karşılığında polisin kendisine düzmece ifade hazırladığı ortaya çıkacak. Kendisi de bir ifade uydurup yazamıyor, zira ifadeyi hatırlayanlar var. Lazkiye’nin tombulu zor durumda. Yeri göğü inleterek övündüğü, “Ser verdim, sır vermedim!..” dediği ifadesi ortada yok.
İyisi mi, herkesi polis olarak suçlamaya devam etsin. Böyle dedikçe kendi özelliğini sergilemekten başka iş yapmamış oluyor.
23 Ocak 2010