ANADOLU KOMÜNİST PARTİSİ NE OLDU?..


Okurların büyük bölümü hatırlayacaktır. Yıllar önce sözü edilen ve ha kuruldu ha kuruluyor denilen bir Anadolu Komünist Partisi vardı. Sonra bu isim ortadan kayboldu. THKP-C/Acilciler’in yerine kurulması planlanan Anadolu Komünist Partisi’ne ne olmuştu acaba? Neden bu partiye gerek duyuluyordu? 

Mihrac Ural’a göre, THKP-C adı "bilimsel ad" değildi. Bu nedenle değiştirilmesi gerekiyordu. Buraya kadar anlaşıldı, değişikliğin gerekçesi var. Gerekçeyi doğru veya yanlış bulabilirsiniz, ama bir gerekçe var. Peki bu gerekçe neden hayata geçirilmedi? 

Biraz daha ileriye gidelim: Yıllardan beri kuruldu kuruluyor diye propagandası yapılan Anadolu Komünist Partisi 1987 yılı sonlarında Suriye’de yapılan Birinci Kongre’de kurulacaktı. Ama kurulması konusunda bırakın tartışma yapılmasını, konu gündeme bile getirilmedi. Neden acaba? 

Konuyu Birinci Kongre’ye katılan İbrahim Yalçın daha iyi anlatabilir. Ben bildiklerimi aktarayım. Anadolu Komünist Partisi güzel bir ad. Kısaltması AKP oluyor. Şimdiki AKP o zaman olmadığı için karışıklık ihtimali de yoktu. Açılımı iki türlü yapabilirdiniz: Devrimcilere yönelik olarak Anadolu Komünist Partisi, Muhabarat ve Cemil Esad'a yönelik olarak ise Antakya Kurtuluş Partisi... 

İkisine de uyuyor… 

Ne ki, Cemil Esad bu numarayı yutmamış. Örgütün adının değiştirilmesini reddetmiş. 

Diyeceksiniz ki, Cemil Esad’a da ne oluyor? 

Şimdi bu da soru mu yani. Cemil Esad’ın izni olmadan Mihrac Ural nefes bile alamazdı o zamanlar. Örgütün adını bir gece önce gidip ona danışır. Cemil Esad reddeder ve olay biter. Bu pek demokratik olduğu Mihrac Ural tarafından döne döne tekrarlanan örgüt kongresinden önce, örgütün adının ne olacağına Cemil Esad karar vermiştir. 

Bu şu anlama gelir: 1987 yılında bile THKP-C/Acilciler örgütü Muhabarat’ın denetimindeydi. Muhabarat'tan ve Cemil Esad'dan habersiz hiçbir şey yapılamazdı. Bir yıl sonra, 1988 yılında yaşanılan büyük ayrılık sonrasında bu örgüt tarihe karıştı. Tarihe karışmadan önce Muhabarat’ın uzantısı bir örgüt durumuna gelmişti. 

Mihrac Ural tarafından örgütün Türk ve Kürt devrimci hareketlerine yönelik olarak bir türlü, Muhabarat’a yönelik ise başka bir türlü pazarlanmasının artık sonuna gelinmişti. Muhabarat bir örgütün adının bile ne olabileceğini ve ne olamayacağını belirleyebiliyorsa, daha fazla konuşmak gerekmez... 

Kongre’de Arapça olarak atılan ve devrimcilikle ilgisi bulunmayan sloganları da artık İbrahim Yalçın anlatsın... 

03 Mayıs 2010