MİHRAC URAL (2) : ÇAKMA TEORİSYEN


Bir arkadaş beni şöyle eleştirdi. “Mihrac Ural’ı meşhur ettin. İnsanlar onun yazılarını da okudular!..” dedi. Ben de, “Zaten ben de okusunlar istiyordum. Mihrac Ural teorik olarak boş bir insandır. Sağlam temellere dayanan teorik bilgisi yoktur. Sadece bol bol atar. Ama bunun anlaşılması benim söylememle olmaz. İnsanlar okusunlar ve kendileri görsünler...” dedim. 

Gerçekten de öyle oldu. Tahmin ettiğim gibi: Birisinin yazılarını okumak iki tarafı kesen bıçak gibidir. Sizin teorik yazılarınızı beğenebilirler ya da “beş para etmezmiş” de diyebilirler.  Mihrac Ural hep ikincisiyle karşılaştı. Oradan buradan araklayıp kendi yazım diye yutturmaya çalıştığı bazı yazılar da okurların uyanıklığı sayesinde ortaya çıktı. Geriye cahil bir adam kaldı. 

Kendisiyle hiç ilgilenmediğim halde, yıllardan beri benim duyacağım şekilde haberler gönderiyordu. HDÖ ayrılığındaki yazıları ben yazdım, şunu ben yazdım, bunu ben yazdım. Ben de aldırmazdım. Devrimci hareket tarihinde yüzlerce yazı yazıldı, belki de binlerce. Bugün kaç tanesi hatırlanır? TDAS bana yeter, başka bir yazıyı yazmış görünmeye hiç ihtiyacım yok. Sonra bu sitedeki meseleler çıktı, somuta inmeye başladık. Neyi yazmıştın sen evladım, söyle bakayım? 

Bir yazıyı kimin yazdığı ifadesinden bellidir. Cümle kuruluşu, konunun ele alınış tarzı, sık kullanılan kelimeler herkese göre değişir. Bir kişinin bir yazısını okuyun, başka bir sürü yazı arasında hangilerini de yazmış olduğunu hemen çıkarabilirsiniz. 

Mihrac Ural sürekli genellemelerle konuşur, belirsizlikler içinde kalmaya çalışır. Somut konuşsa yalanı ortaya çıkacak. HDÖ ayrılığında durum da açık. Hiçbir yazıyı o yazmadı. Sosyal-emperyalizm ile ilgili yazısını da baştan aşağıya düzeltmiş ve “haydi bunu da sen yazmış ol” demiştim. Şimdi bu yazıları kim hatırlıyor? 

HDÖ ayrılığında dört yazı yazdım, ikisinin adını hatırlamıyorum, sadece içeriklerini hatırlıyorum. Teorik yazıların belirli dönemleri vardır. O dönemde önemlidirler, işlevlerini yerine getirirler, ardından da unutulurlar. Dönem değişmiştir ve artık o yazıya da ihtiyaç kalmamıştır. HDÖ ayrılığı ile ilgili yazılar da böyledir, sosyal-emperyalizm yazısı da böyledir. Rıza’nın yazdığı “Marksizm Leninizm Bir Dogma Değil Eylem Klavuzudur” adlı ve yanılmıyorsam üç bölüm olan yazıyı bugün hatırlayan var mı? Neden hatırlanacak ki? Bugün için anlamı olan yazı hatırlanır, ötesi tarihin karanlık sularında kaybolur. 

Mihrac Ural da yazının öteki acemi çaylakları gibi kendi başına yazmayı marifet zannediyor. Yirmi yıl önce yazı yazan insan çok azdı. Birkaç yıldan beri internetin de yardımıyla bu rakam oldukça arttı. Ve artık yazı yazmak değil, okunacak ve akılda kalacak yazı yazmak marifet oldu. Elbette her yazı akılda kalmaz. İnsan her zaman iyi yazı yazamaz. Dahası, iyi yazı yazabilmek için bilgi sahibi olmak da yetmez. Düşüncelerinizi yazıya dökme becerinizin iyi olması gerekir, ki bu hiç de kolay bir iş değildir. Yazı vardır, sadece bilgi aktarır; yazı vardır, bilgiyi aktarır ve yorumlar. Bu ikincisi Mihrac Ural’ın asla beceremediği bir şeydir. Sağlam bir genel kültür ve analitik düşünebilmeyi gerektirir. 

Şu konuda açık bir güvenim var: Ben bir şey yazınca insanlar okur. Neden? Yazıda bilgi veririm ve bilgiyi de yorumlarım. Yazı konusunda devrimci hareketin tanınan isimlerinden birisi olmam da buradan geliyor. Her tarafta boy göstermeye hiç ihtiyacım yok. İsteyen ne yazdığımı kolayca bulabilir. 

Önemli başka bir konu da şudur: Seni kim okuyor? Diyelim ki, edebiyatla uğraşıyorsunuz. Çıkarmış olduğunuz bir öykü kitabını yüz tane bu işten pek anlamayan kişinin övmesi mi önemlidir, yoksa diyelim Füsün Akatlı ve Ömer Türkeş’in övmesi mi önemlidir? Edebiyattan anlamayanlar ilkini, anlayanlar ikincisini tercih ederler. Seni kim okuyor ve kim takdir ediyor? Anlayanın da anlamayanın da okuması ve takdir etmesi nadiren mümkündür. O zaman birisini tercih edeceksiniz. 

“Sosyalist harekette ne yazdığı izlenmesi gereken on kişi varsa bunlardan bir tanesi Engin’dir” sözünü duymak, benim için yeter. Bu durumu sürdürebilmek için de fazlasıyla okumanız ve düşünmeniz gerekiyor. Zamanınızı iyi değerlendirmeniz gerek. Bu nedenle bir sürü yazıyı okumuyorum ya da başına ve sonuna bakıp bırakıyorum. 

Mesela, galiba iki yıl önceydi, “Küreselleşme kapitalizmi de aşacaktır!..” gibi bir cümle okumuştum. Helal olsun! demiştim. Mihrac Ural’dan bir inciymiş. Kişinin tüm cahilliğini ortaya seren böyle cümleler azdır. Marifetli adam canım, hiç olmazsa bunu becermiş!.. 

Mihrac Ural çakma bir teorisyendir. Kendisini büyük yazar olarak görebilir. Görsün… Herhangi bir sakıncası yok. Bu dünyada herkese yer vardır, tabii çakmalara da... 

3 Şubat 2010