MİHRAC URAL SADECE BİZDE Mİ VARMIŞ?


Bir arkadaştan duyduğuma göre devrimci hareketin bir kesiminde şöyle bir söylem varmış: “Acilci arkadaşlar iyi bir iş yaptılar ve örgütsel tarihlerini açık olarak değerlendirdiler. Bu tarihteki hainlikleri ve pislikleri ortaya çıkardılar. Ama bu durum onlara özgüdür. Bizde Mihrac Ural gibileri yoktur.” 

Gerçi bu sitenin yayında bulunduğu süre içinde, “Sizde bir tane Mihrac Ural var, bizde ise kaç tane var” sözlerini duymadım değil, duydum. Tepkim de “O zaman üzerinize düşeni yapın, sizdeki Mihrac Ural’ın ihanetlerini ve bunun örgüt tarihini nasıl etkilediğini ortaya çıkarın” dedim. 

Mihrac Ural devrimci harekette ihanetin sembol ismidir. Kuşkusuz ne bizde ne de başka bir örgütte tek başına değildir. Çevresi ya da çetesi de vardır. 

Gelelim yukarıdaki saptamaya. Okurlarımız bugüne kadar bizim hatalarla işimizin olmadığını, bizim işimizin hainliklerle ya da kısaca örgüte ve o örgütte bulunan insanlara yönelik işlenmiş suçlarla ilgili olduğunu anlamıştır. 

Özellikle 1974-1980 döneminde ve sonrasında devrimci örgütlerde bulunan insanlar bir sürü iş yaptılar. Hata da yaptılar ve bazen ağır hatalar da yaptılar. 

Bu durum neredeyse kaçınılmazdır. Hatalar iyilerle birlikte gerçekleşir. Hataları elerseniz, iyi olanı da ortadan kaldırmış olursunuz. 

Bizi ilgilendiren devrimci örgütler içindeki hainliklerdir, suçlardır. Bunlar sadece Acilciler’e özgü değildir, başka örgütlerde de vardır. Bir bölümü açığa çıkarılmıştır, önemli bölümü açığa çıkarılmayı beklemektedir. Sanırım buna da kimse itiraz etmez. Bu konuda duyduklarımızın yarısı bile doğru olsa fazlasıyla yeterlidir. Biz tek örnek değiliz, burası açık. 

Şöyle denilmek isteniyor da olabilir: Acilciler dışındaki başka bir örgütte Mihrac Ural’ınki kadar sistematik bir hainliğin, bir suç makinesi gibi çalışmanın benzeri bulunamaz. 

Bu saptama başka bir şeydir. “Var, bizde de var, ama bu kadar da değil” saptamasıdır. 

Kendi adıma konuşarak şu kadarını belirteyim; böyle bir saptamayı –birazdan açıklayacağım gibi- maddi temellerine oturtmak şartıyla, kabul edebilirim. 

Eğer gerçek böyleyse, devrimci harekette Mihrac Ural gibi bir hain yoksa ya da başka bir deyişle bu kişi suç işlemenin doruk noktasıysa, böyle bir durum hem bizim için ve hem de devrimci hareket için iyidir. 

Devrimci hareket için iyidir, çünkü devrimci örgütler içinde devrime karşı suç işlemenin tepe noktası bulunmuştur. Bundan daha yukarısı yoktur. Başka örgütlerde de bulunan ve ortaya çıkarılmayı bekleyen suç makinelerinin marifetleri, Mihrac Ural’ınkinden daha aşağı düzeydedir. 

Böyle bir suç makinesinin bizde ortaya çıkmış olması Acilciler için kötüdür. Ama böyle bir suç makinesini ortaya çıkarmanın ve devrimci hareket içindeki hainliğin üst sınırını bulmanın da başarı olduğunu sanırım herkes kabul edecektir. 

Acilciler geçmişte kendi içlerinde olan devrimci hareketin en büyük suç makinesini bulmuşlardır. 

“Yok canım, abartmayalım!..” diyemiyorum, çünkü yabancı bir gizli servisin uzantısı olarak ülkemiz devrimci hareketine ve ardından da Alevilerin arasına sızmaya çalışan başka bir örnek bilinmiyor. Devrimci hareket her şeyi görmüştü ama Muhabaratçılığı görmemişti doğrusu. 

Başka ülkelerde polisle çalışan Türk ve Kürt devrimciler yok mudur? 

Tabii ki vardır. İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da ve başka öteki ülkelerde vardır. Bir bölümü biliniyor, önemli bölümü ise bilinmiyor. 

Ama Mihrac Ural gibi bulunduğu ülkenin gizli servisine dayanarak devrimci öldüren, örgüt içindeki karşıtlarını tasfiye eden, ek olarak Türk ve Kürt devrimci harekine ve Alevilerinin arasına sızmaya çalışan başka bir tip daha bulunmuyor. 

Böyle bir ajanı hiç görmemiştik, onu da görmüş olduk. 

Ne ki, yukarıda anlattığım ve eğer gerçek ise ancak iyi bir gelişme olarak adlandırılabilecek durum, maddi temellerinden yoksundur. 

Çok sayıda devrimci örgüt, örgütsel bir hesaplaşma yapmadı ya da durumu geçiştirerek yaptı. Bu durumda başka devrimci örgütlerde –bu örgüt tarihin sayfalarına karışmış da olabilir- Mihrac Urallar var mıdır, yok mudur, bilmiyoruz. 

En büyük hain bizim içimizden çıkıyorsa, kişi olarak bunun devrimci hareket için iyi bir gelişme olduğunu düşünürüm. 

Demek ki hainliğin tepe noktası bizdeki Mihrac Ural ile karakterize oluyormuş. Bundan sonra bulunacak her çeşit ihanet, suç bunun düzeyine erişemezmiş. Gerçek böyle ise, bu gerçek devrimci hareketimiz için iyi bir gerçektir. Ama gerçekten böyle midir, onu bilmiyoruz. 

Açık olarak örgütsel tarihinizle hesaplaşırsınız ve tarihinizde değişik suçlar işlenmiş olmasına karşın Mihrac Ural gibisini bulamıyor iseniz; buna üzülmeyiz, tersine seviniriz. Suçun zirvesi buymuş ve bu zirveyi de halledebildik diye özel olarak da seviniriz. Ama yukarıda açıkladığım maddi temel oluştuktan sonra. 

Başkalarını aldatabilirsiniz ama kendini aldatmak en kötüsüdür. 

12 Aralık 2012