Aklıma kendiliğinden bir soru takıldı. İnsan, normal
olarak düşündüğü bazı süreçleri bütünsel olarak ele alır ve bu arada da önemli
olabilecek bazı soruları sormaz. Normal görür, bu nedenle sormaz. Buna insan
aklının doğal çalışma şekli de denilebilir. Süreci genel olarak anlamışsanız,
aradaki bir olguyu, doğal olmaması gereken bir olguyu, doğal olarak görürsünüz
ve üzerinde durmazsınız.
İşte böyle bir olgu aklıma takıldı.
Mihrac Ural’ın 1976’da içimize sızdırılmış bir Muhabarat
ajanı olduğu yeterince açık. 1980 Ağustos’unda hapisten çıktıktan hemen sonra
gittiği Suriye’de de Muhabarat elemanı olma özelliğini büyük hızla ortaya
çıktı. Mihrac Ural’ın Suriye’de bulunduğu yıllarda MİT ile birlikte çalıştığını
da ortaya çıkardık.
Abdullah Öcalan’a düzenlenen başarısız suikast
teşebbüsünün yanı sıra yıllarca Suriye’den Türkiye’ye kaçak olarak ve “örgütsel
görevlerle” giden herkes yakalanıyor. Bunlardan Kayserili olan bir tanesinin
geleceği günü ve adresi bile polis önceden biliyor.
Sitede konuyla ilgili çok sayıda yazı, bizzat konunun
aktörleri tarafından ya doğrudan yazıldı ya da açıklamaları üzerine yazıya
dökülerek yayınlandı.
Burada soru şudur: Neden?
Mihrac Ural Mart 1978’de yakalandığında MİT ile
işbirliğine girdi ve polis ifadesi de bu işbirliği uyarınca gereken şekilde
düzenlendi. Bunu ortaya çıkardık.
Zamanın MİT Marmara Bölge Sorumlusu Osman Nuri Gündeş de
anılarında 1977 yakalanmasındaki takibi açıkladığı gibi, daha sonrası için de
“Acilciler’in içine elemanlar sızdırdık” (çoğul konuşuyor) diyerek ve iki
kişiyi, Mihrac Ural ile Ali Fuat’ı
işaret etmişti.
Bundan daha önemlisi, Mihrac Ural, Osman Nuri Gündeş’in
kitabından kendisiyle ilgili bölümü çıkararak “böyle diyor” diye yayımlamıştı.
Bilindiği üzere, kendisi dışındaki herkesi aptal yerine koymayı pek sever!
Mihrac Ural’ın MİT’e “Acilciler’i ehlileştirme” sözü
verdiğini de ortaya çıkardık. Aptal herif bunu internette tanımadığı kişilerle
yazışırken kendisi açıklıyor. Bu yazışmaların maskesi düşünce başkaları
tarafından açıklanabileceği hiç aklına gelmiyor.
Soruyu daha somut sorabiliriz. Suriye’ye kaçmış, boylu
boyunca Muhabarat’ın hizmetine de girmiş bir kişi neden MİT ile de çalışsın?
Evet, MİT Suriye’de örgütlüdür ama sadece bunun
belirtilmesi yeterli açıklama değildir.
Mihrac Ural’ın babası Muhabarat’tan ayrı düşünülemeyecek
Uruba örgütünden (Hatay’ın Suriye’ye bağlanmasını isteyen örgüt) ve dayısı da
–kendi açıkladığına göre- MİT’te çalışırmış.
Özel Harp Dairesi’nin ülkede en iyi örgütlendiği iki
bölge, kozmopolit özellikleri nedeniyle, Karadeniz ve Hatay’dır. Antakya küçük
yer. Babanın ve dayının, aile çevresinden bu iki kişinin, birbirinin ne
yaptığını bilmemesi olacak şey değildir. Mihrac Ural yakalandığında da MİT
tarafından kendisine “Muhabarat’a çalışıyorsun, bize de çalışacaksın!..” denmiş
olması büyük ihtimaldir. Bunlar tamam ama yine de Mihrac Ural’ın Suriye’de MİT
ile de çalışmasını yeterince açıklamıyor.
MİT’ten para mı alıyordu?
Olabilir, ama yine yeterince açıklayıcı değil.
Suriye’deki Türkiyeli devrimciler arasında çok sayıda
kişiyi dolandırmış. Örgüt militanlarını çalıştırıp emeklerine el koymuş.
Paris’e giden başka örgütlerden devrimcilerin “başınıza bir şey gelir, paranızı
alırlar” diye paralarını almış ve aldığı paranın Paris’te Anadolu Derneği
tarafından ödeneceğini bile söylemiş (aslı yok tabii). Kısacası, paraya
ihtiyacı yok.
Tek açıklama, MİT’in elinde Mihrac Ural’ı kendisiyle
birlikte çalışmaya mecbur edecek bir belgenin bulunmasıdır.
Mihrac Ural Mart 1978’de yakalandığında MİT’e el
yazısıyla ifade vermiş olmalıdır. Bilindiği üzere Mihrac Ural’ın ifadesi “kayıp”!..
Kendi ifadesiyle “arşive kalkmış” ...
Bu arşiv, MİT arşivi olsa gerek. Orada duruyor ve
işbirliği yapmazsa tehdit aracı olarak da kullanılıyor. “İstediklerimizi
yapmazsan ifadeni basına sızdırırız” denildi mi, yıllarca büyük devrimci
geçinen Mihrac Ural’ın işbirliği yapmaktan başka yolu kalmıyor.
“Bu bir açıklama ve başka olaylar tarafından
destekleniyor mu” diye sorulabilir. Evet, destekleniyor.
Gözaltına alınınca paniğe kapılan ve DYP üyesi ve Mersin
İl Başkan Yardımcısı olduğunu açıklayan Mehmet Yavuz (avukatı eşliğinde verdiği
polis ifadesini yayınladık), daha sonra Mehmet Ağar’dan aldığı pusula ile
Emniyet Genel Müdürlüğü arşivine girdiğini de açıklayacaktı. Mihrac Ural’ın bu
yakın elemanı ne için Emniyet Genel Müdürlüğü arşivine üstelik de Mehmet
Ağar’dan aldığı pusula ile giriyor ya da orada ne arıyor?
Mihrac Ural’ın gerçek ifadesini arıyor. Bulamadığı anlaşılıyor.
Bu ifade MİT arşivinde bulunuyor. Mihrac Ural tarafımızdan fena halde deşifre
edildiği için ajan olarak da değeri kalmadı.
Geçmişe baktığımızda ise hem MİT hem de Muhabarat’a
çalışması ancak MİT’in elindeki gerçek ifadesinin tehdit unsuru olarak
kullanılmasıyla açıklanabilir. MİT’e iyi hizmet etti, buna kuşku yok...
“Bu ifade de günün birinde ortaya çıkar mı”, bakalım,
göreceğiz.
O kadar çok şey açıklandı, aydınlığa çıkarıldı ki, bu
ifadenin de ortaya çıkıp çıkmamasının önemi eskisine göre epeyce azaldı. Emekli
olan ve anılarını yazan MİT elemanları ilginç şeyler de anlatıyorlar. Örneğin,
Osman Nuri Gündeş gibi. Bakarsınız başkaları da çıkar...
Sorumuzun cevabını böylece vermiş oluyorum.
7 Mart 2013
*