15 Mayıs tarihli Habertürk gazetesinde benimle yapılan
bir söyleşi “Mihrac Ural palavracının tekidir” başlığıyla yayımlandı. Kısa
yazmış olmama rağmen söyleşi makaslanarak yayımlandı. Normaldir, basında böyle
şeylere hep rastlanır. Aşağıda söyleşinin tamamını iletiyorum.
*Reyhanlı’da Cumhuriyet tarihinin en kanlı saldırısında
onlarca insan yaşamını yitirdi ve THKP-C Acilciler örgütünün adı öne çıktı. Siz
geçmişte bu örgütün hangi noktasındaydınız?
Bu örgüt 1974 yılında ben,
İlker Akman ve Yüksel Eriş tarafından kuruldu. 1974-1982 arasında örgütün önce
Genel Komite daha sonra da Politik Büro üyesiydim. Ağustos 1982’de ayrılarak
TKEP’e (Türkiye Komünist Emek Partisi) geçtim.
*Acilciler’in ‘80’lerin sonlarına doğru kendini
feshettiği bilinirken, bugün yeniden bir doğuş mu söz konusu?
Acilciler 1982 ve ardından
gelen 1988’deki büyük ayrılıklardan sonra fiilen sona ermiştir. Daha sonra
olmayan bu örgütün adını kullananların Suriye’de Muhaberat ile bağlantısı
biliniyor. 12 Eylül 1980’den sonra bir dönem Suriye’de yaşamak zorunda kalan
hemen herkes Mihrac Ural ve adamlarının Muhaberat’a kendileri hakkında rapor
yazdığını bilir. Örgütün yeniden doğması değil, isminin farklı amaçlar için
kullanılması söz konusudur. Bu isim aracılığıyla devrimci harekete sızılmak
istendi, ancak engelledik.
*Örgütün lider kadrosundan Miraç Ural, önce Banyas’ta
yaşanan trajedinin sonra Reyhanlı bombalamalarının ardından öne çıkan isim
oldu. 30 yıldır Suriye’de yaşayan ve zaman zaman sert polemikler yaşadığınız
Miraç Ural, bu şiddet eylemlerinin hangi noktasında olabilir?
Banyas’taki katliama
katıldığını kendisi söylüyor. Reyhanlı eylemindeki rolü hangi derecededir
bilemem. Ne ki, Muhaberat bağlantılı ve Hatay’da yapılan bir eylemde Mihrac
Ural’ın rolünün bulunmaması mümkün değildir. Böylesi bir durum yıllardır
sürdürdüğü “Hatay Araplarını kurtaracağım” iddialarına ve faaliyetine de ters
düşer.
*Ural’ın 600 savaşçısı olduğu iddiaları sizce doğru
olabilir mi?
Bu rakamı 6000 olarak
biliyordum. Mihrac Ural palavracı birisidir. Bu kadar insanı olduğunu
sanmıyorum. Askeri elbiseyle fotoğraf çektiren bu komutanın giysisinde tek
rütbe görünmüyor. Onbaşı bile değil…
*Ural, nasıl bir kişiliktir? Böylesi büyük bir vahşete
girişebilecek kadar acımasız olabilir mi?
Mihrac Ural ihtiraslı bir
insandır, ama ihtiraslarına uygun yeteneklere sahip değildir. Kifayetsiz
muhteris kendisi için yapılabilecek en iyi belirlemedir. Dikkat çekmek için her
şeyi yapar. 12 Eylül darbesinden kısa süre sonra Adana’da kendisine rakip
olarak gördüğü Ali Çakmaklı’nın öldürülmesindeki belirleyici rolünü kanıtladık.
Biraz insanlığı olan darbenin hemen ardından başka bir devrimcinin
öldürülmesinde asıl yönlendirici olabilir mi?
*Ural tarafından ajan ve polis olarak suçlanmanız sizde
nasıl bir karşılık bulur?
Aldırmıyorum. 30 yıldan fazla
zamandır ortada olan, çok kişinin tanıdığı bir insanım. Mihrac Ural’ın bu
iddiası kendisinin Muhabarat ile işbirliğinin ve beş devrimcinin
öldürülmesindeki rolünün ortaya çıkarılmasıyla gündeme geldi. Kendini savunma
amaçlıdır. Hayatım boyunca neler yaptığım biyografide kısaca yazılı. Ben polis
isem, devrimci hareketin böyle polislere daha çok ihtiyacı var demektir.
*Sizin tanıdığınız Ural, kimlerle hareket ediyor
olabilir?
Mihrac Ural’ın Muhaberat ile
olan yakın bağını bir dönem Suriye’de kalmış hemen her devrimci bilir.
*Siz Suriye’yi iyi tanıyan biri olarak, bu eylemin
arkasında kesinlikle Esad rejiminin bulunduğundan emin misiniz? Ortadoğu’da
yeniden biçimlenen senaryolara bakıldığında, hangi başka olasılıkları göz önüne
alırsınız?
Suriye’de merkezi rejim
parçalanmış durumda. Ülke genelinde denetimlerinin olmadığını kendileri de
söylüyor. Suriye devleti değil, devletçikleri var. Reyhanlı eylemini bu
devletçiklerden birisinin yaptığını düşünüyorum. Eylemin arkasında İsrail’in
olması çok zor. İsrail, Suriye’de Müslüman Kardeşler’in iktidara gelmesini
istemez. Esad rejimi onlar için kötünün iyisidir.
*Reyhanlı’dan gelen görüntülere ve vahşetin gerçekleştiriliş
biçimine baktığınız da siz de ürperdiniz mi? Eylemin gerçekleştiriliş
biçiminden ne tür veriler elde ettiniz?
Sonuçları büyük ama basit bir
eylem… Patlayıcı sokakta satılmıyor. Bu kadar patlayıcı ancak ordudan elde
edilebilir. Tecrübeli bir eylem kadrosu için bu malzemeyle iyi bir eylem yapmak
zor değildir. Ama bu kişiler acemice bir eylem yapmışlar… Bomba yüklü araçlar
çalınmamış, satın alınmış. Arabaların şasi numarasından satın alan kişinin kim
olduğu hemen bulunur. Asıl hedefin Reyhanlı olmadığı görüşündeyim. Devletin
kurumlarına yönelik bir eylem yapacaklardı. Yakalanmak üzere olduklarını
düşünerek paniklediler ve bombalar boşa gitmesin diye kitle katliamıyla
sonuçlanan bir eylem yaptılar. Bu da eyleme katılanların bilinç düzeylerinin
epeyce düşük olduğunu gösteriyor.
*CIA ve MOSSAD’a yönelik fantastik hikâyeler tüm Dünyaca
bilinirken, Suriye Gizli Servisi Muhabarat, nasıl bir örgüttür ve nasıl
çalışır?
Suriye küçük bir ülkedir ve
doğal kaynakları da sınırlıdır. Bu ülkenin Ortadoğu’daki etkinliği Muhaberat
sayesindedir. Muhaberat başka ülkelerde kendisine bağlı gruplar kurar ya da var
olanlardan bazılarını destekler. Yıllarca üçte birini işgali altında tuttuğu
Lübnan bunun bir örneğidir. İkinci önemli örnek Hatay’dır.
Irak’taki Saddam rejiminde
olduğu gibi bir Muhaberat değil, en az dört tane Muhaberat vardır. Hepsi
birbirini denetler. Suriye bir gizli polis örgütü devletidir denilebilir.
*Reyhanlı bombalamalarının ardından, bu eylemi
gerçekleştirenlerin hangi beklentilerle bu vahşi eylemi gerçekleştirdiğini
öngörürsünüz?
Yukarıda da belirttiğim gibi
Reyhanlı eyleminin panikleme sonucu yapıldığını düşünüyorum. Sıradan bir
insanın bile yapmayacağı kadar vahşi bir eylem, kitle katliamı eylemi… Eğer bu
eylemi bilinçli olarak yapmış iseler, bu bir intikam eylemidir. Bu durumda
sığınmacılara ve Sünnilere yönelik bir eylem demek daha doğru olur.
*Kimi uluslararası, ulusal kaynaklar, bu eylemi radikal
İslamcı grupların da gerçekleştirmiş olabileceğini öngörüyor. Siz bu
yaklaşımlar için nasıl bir değerlendirmede bulunursunuz?
Oldukça zayıf bir ihtimal…
Reyhanlı nüfusunun çoğunluğu Sünni olan bir yerleşim birimi… Çoğunluk Alevi
olsaydı böyle bir ihtimal de olabilirdi
*Siyaset ve sosyolojiyi iyi bilen bir kişi olarak,
bölgedeki vatandaşların mültecilere gösterdiği tepki sizin açınızdan nasıl
okunur?
Bu tepkinin Almanya’da basit
Almanların göçmenlere gösterdikleri tepkiden farkı bulunmuyor. “Geldiniz,
rahatımız bozuldu. İşlerimizi elimizden aldınız” temelinde bir tepki… Başka
ülkelerde de bu tür günlük çıkar tepkileri vardır.
*Başbakan’ın ABD öncesi gerçekleşen bu vahşetin,
diplomaside karşılığı nedir?
Mesaj açık… Gücümüz halen var
ve daha neler neler yapabiliriz…
*Türkiye, Kürt sorunun çözümü için tarihi adımlar
atarken, Reyhanlı vahşetinin bu süreçle ilintisi söz konusu mudur?
Suriye ve İran çözüm
sürecinden son derece rahatsız. Özellikle Esad yönetimi ülkeden çıkan PKK’nin
silahlı güçlerinin bir bölümünü Suriye’deki Kürt bölgesine gideceğini
düşünüyor. Bu bölgede PJAK hızla ordulaştı. Böyle bir gelişme ancak dışarıdan
gelen tecrübeli elemanların yaptığı eğitim ve örgütlenmeyle mümkündür. Reyhanlı
vahşetini gerçekleştirenler aynı zamanda çözüm sürecine darbe indirmeyi, ortamı
germeyi planlanmıştır.
BİYOGRAFİ
1950’de Adana’da doğdum. Sol politik mücadeleye 1970’te girdim. 1972’de ODTÜ Kimya Bölümünü bitirdim.
1974’de ODTÜ Teorik Kimya
Bölümü’nde Yüksek Lisans yaptım. 1980’de idamla yargılanırken Bayrampaşa’dan
22 kişi ile birlikte kaçtım. 1983’te müebbet aldım. 1982 başında Paris’teki ev işgallerinde ön
planda rol oynadım (Dönemin gazetelerinde yer aldı). Acilciler’den ayrıldıktan sonra TKEP’te
Merkez Komitesi üyeliği ve Avrupa sorumluluğu yaptım. 27 yıl Almanya’da yayımlanan (11 yıl
Türkiye’de de yayımlandı) Yazın dergisinin genel yönetmenliğini yaptım.
2000-2006 arasında Demokratik
Sosyalizm Partisi (PDS) Frankfurt il yönetiminde bulundum. 2006’da Goethe
Üniversitesi Politik Bilimler bölümünü bitirdim. Birisi Almanca olmak üzere 12 kitabım
bulunuyor.
12 Mayıs 2013
*