Kendi kendime düşünüyorum: Madem ki
Suriye’de Esat rejiminin emperyalizme karşı kurtuluş savaşı verdiğine inananlar
kendilerini çoğunluk olarak görüyorlar, o zaman bizimle dertleri nedir?
Çoğunluk değil misin, o halde daha rahat olman gerekir. Ama öyle
değiller, acayip huzursuzlar. Dahası mutlaka görüş değiştirmemiz
için de ellerinden gelen çabayı harcıyorlar. Neden peki, bunun nedeninin olması
gerekir.
Neden şudur: Acilciler adını bir şekilde
Suriye’deki Esad’ın ve Muhabarat’ın savaşına dahil etmek istiyorlar ve biz
olmadan bunu yapamayacaklarını da biliyorlar.
Bu site yıllardan beri çok kişi tarafından okunuyor ve
artık herkes biliyor ki, Acilciler adlı örgüt 1988 yılında fiilen sona
ermiştir. Daha sonra Acilciler adını kullananların bu örgütün geçmişiyle ilgisi
yoktur. Bunlar Suriye Acilcileridir, Muhabarat Acilcileridir.
Acilciler örgütünün geçmişi biziz. Bizimle bu
kadar uğraşmalarının nedeni budur. Bir şekilde bizim de Esad ve Muhabarat
ile birlikte davranmamızı istiyorlar. Kendileri Acilciler
olarak bunu bir ara ilan ettiler ama ciddiye alan olmadı.
Her yolu deniyorlar, ama her yolu.
Birisi haber iletiyor: Antakyalı
Zübük’ün 6000 askeri varmış!
Bize ne bundan!
Antakyalı Zübük’ün beş devrimci cinayetini, Muhabarat ve
MİT ile işbirliğini, Öcalan’a başarısız suikast teşebbüsünü, örgütün parasıyla
nasıl zengin olduğunu; hepsini ortaya çıkardık ve kıçına tekmeyi vurup bu
tarihten gönderdik. Hayatı palavra olan bu tip isterse kolordu komutanı olsun,
bize ne!
Sanılıyor ki, 6000 kelimesini duyunca saf değiştireceğiz!
Böyle yapan arkadaşlar aslında kendi zeminlerinin ne
kadar çürük olduğunu gösteriyorlar.
Biz hiçbir zaman Arap örgütü olmadık. Aramızda Türkler,
Kürtler, Araplar, Lazlar ve belki başkaları da vardı. Kim hangi
milliyettendir, merak bile etmedik.
Biz hiçbir zaman Alevi örgütü olmadık. Aramızda Sünni ve
Alevi kökenliler, o dönem adını bile duymadığımız Nusayriler, Hıristiyanlar
vardı. Hepimiz kendimizi ateist olarak görürdük, ama bunu da şart olarak kimseye
dayatmadık. Kimse aksini iddia etmediği için de herkesin öyle
olduğunu düşünüyorduk. Ben hâlâ ateistim ve benimle sanki Sünni imişim gibi
tartışan Nusayrilere de gülmekten başka şey gelmiyor elimden.
Aramızdaki anlaşmazlığın önemli bir bileşeni, sorunlara
mezhepçilik gözüyle bakmak ya da bakmamaktır.
Suriye’de Nusayriler için “bizi öldürecekler” diye feryat
edenler, bir olumsuzluğu bin katarak anlatanlar, Antakya’da AKP’nin nasıl bu
kadar güçlendiğini hiç düşünmüyorlar. Belediye Başkanı da
AKP’li, öyle değil mi?
AKP kendi Alevisini büyük bir hızla oluşturdu. Cem Vakfı
bu kesimi temsil ediyor ve Alevilerin –bana verilen rakama göre- yaklaşık yüzde
80’i burada örgütlü. Kendini önce Alevi olarak görüyorsan –olabilir, itirazım
yok- Esad’ı bırak da bu büyük sorunlara biraz çözüm ara, öyle değil mi?
Hatay büyük oranda AKP’lileşti ve bu da Esad iktidarı
zamanında oldu, öyle değil mi?
Sizi kesmeye niyetleri olsaydı Esad varken de keserlerdi. Sahte
haberlerle panik yaratmaya çalışmayı bırakın da, Alevilerin büyük sorunlarına
çare aramayı deneyin.
Ama galiba bu sorunlar sizi ilgilendirmiyor. Varsa yoksa
Acilciler’i de bir şekilde Esat ile Muhabarat’ın yanına çekmek. Ardından biz
onların Türkiye örgütü diye lanse edileceğiz. Yok kardeşim yok.
1982’den 1988’e kadar bu örgüt iyice Araplaştırıldı ve
Nusayrileştirildi. Devrimci hareket içindeki çok sayıda insana Acilciler’in
özellikle Arap Alevileri arasında örgütlü olduğu söylendi.
12 Eylül 1980 öncesinde böyle bir şey yoktur. Acilciler’i
adı bu kadar bilinen bir örgüt yapan teorik ve pratik performansa bakılacak
olursa, bunun büyük oranda Antakya dışında gerçekleştiği görülür.
Nebil Rahuma mı, dediniz?
Nebil’i devrimci harekete tanıtan yer İstanbul’dur, öyle
değil mi?
İstanbul bir dönem örgüte para bulmakla, her bölgeye
silah sağlamakla, örgütün adını özellikle duyuran bazı eylemleri yapmakla
övünmedi. Üzerine düşeni yaptı, o kadar.
Sizin bu kadar beceriniz var ise, 1982 ve hele de 1988
sonrasında örgütü ayakta tutsaydınız. Bu işler
palavracılıkla yürümüyor.
Siz ve biz ayrıyız. Esat’ın yanında
savaşmak istiyorsanız, sizi tutan yok. Para mı
toplayacaksınız? Yapın ve bizden de bir şey beklemeyin.
Siz ve biz ayrıyız. Varsa beceriniz
bizden ayrı olarak ve örgütün adını da kullanmadan gösterin.
Biliyorum, Antakyalı Zübük zor durumda. Cebine indirdiği
örgüt parasını kendisinin, eşinin ve baldızının üzerine gayrı menkule
yatırmıştı. İç savaş başlayınca da gayrı menkul beş para etmez oldu. Kim böyle bir
ortamda Suriye’de gayrı menkule para verir?
Nakit para sıkıntısı var ve bunu da “direniş için para
toplayarak” gidermeyi amaçlıyor. Hiç çekinmeyin, toplayın ve aman
bizden uzak durun…
3 Mayıs 2013
*