Redhack grubu jandarma istihbaratını hackleyerek Reyhanlı
katliamıyla ilgili bazı belgeler elde etmiş ve yayınlamış. Bugüne kadar olduğu
gibi şimdi de iyi bir iş yapmışlar.
Ne var ki, elde ettikleri belgelerle bunlardan
çıkardıkları sonuçlar birbirine yeterince uygun değil, acele etmişler. Ele
geçirilen belgelere göre, hükümetin Reyhanlı patlamasını önceden bilmesi ama
önlem almaması söz konusu.
Burada çok yeni bir şey ele geçirilmiş olmuyor, çünkü bu
durum biliniyordu. “İstihbarat örgütleri arasında kopukluk olabilir” diyerek
Başbakan da bu durumu üstü kapalı biçimde kabul etmişti. Büyük ihtimalle MİT
patlamayı önceden haber alıyor, emniyeti uyarıyor, ama emniyet önlem almıyor.
Ya da başka türlü bir süreç...
Her durumda Reyhanlı patlaması önceden biliniyor. Bu
ihtimali güçlendiren belgelerin de ele geçirilmesi iyi olmuş, ama yeni bir şey
de söylemiyorlar.
Bir başka belgede Türkiye’nin Suriye’de El Nursa Cephesi
dahil değişik örgütlere patlayıcı gönderdiği belirtiliyor. Bu da bilinmeyen bir
şey değil...
İran’ın Esad yanlılarına her türlü yardımı yapması gibi,
Türkiye de –Kürtler dışında- Esad ile savaşanlara silah ve patlayıcı desteğinde
bulunuyor.
Ardından elde ettikleri bilgilerden “hükümetin katliamı
devrimci örgütlere yıkmaya çalışması” gibi bir sonuç çıkarıyorlar ki, burada
sormak gerekiyor: Kastedilen Acilciler olsa gerek, çünkü başka bir örgütten söz
edilmedi.
ACİLCİLER REYHANLI KATLİAMINDA YOKTUR başlıklı yazıda bir
kere daha açıklandığı gibi böyle bir örgüt 1988 yılından beri yoktur.
Beş yıldan beri bu sitede sürekli olarak bunu
belirtiyoruz.
Mihrac Ural ise, üç ay öncesine kadar böyle bir örgütün
var olduğunu, yaşadığını ve savaştığını anlatıyordu, bu örgüt adına basın
bildirisi yayınlıyordu. Geçenlerde artık iyice sıkışınca “Bu örgüt 20 yıldır
yoktur” demek zorunda kaldı!
Eğer bu kişi sürekli olarak Acilciler örgütünün lideri
olduğunu, bu örgütün var olduğunu, Hatay’da güçlü olduğunu belirtmese idi, örgütün
adı da bu patlamaya karıştırılmazdı. Var olmayan bir örgütü varmış gibi
göstermek hangi akla hizmettir?
Yukarıda belirtilen yazıda üç yıl kadar önce “BİZ
ACİLCİLER” diye bir bildiri yayınlandığını, bu bildiriye Mehmet Yavuz adlı tipin
de aralarında bulunduğu değişik kişilerin imza attığını belirttik.
Mehmet Yavuz’un polis ifadesini yayınladık. Bu kişi,
avukatının da bulunduğu ifadesinde, DYP üyesi olduğunu ve bu partinin Mersin İl
Başkan Yardımcılığı yaptığını açıklıyor.
Bitmedi...
Kendi blogunda yayınladığı GÜN ELBET AĞAR’ır adlı bir yazıda
(bu yazı da bu sitede yayınlandı) Mehmet Ağar’dan aldığı pusula ile Emniyet
Genel Müdürlüğü arşivine girerek araştırma yaptığını açıkladı.
Mehmet Yavuz herhangi bir kişi değil. Mihrac Ural ile
birbirlerine yönelik övgülerini bu iki kişinin bloglarında okuyabilirsiniz. Mihrac
Ural, bu kişinin DYP üyesi olmasını, “Orada biz görevlendirdik. Kürt halkı için
çalışma yapıyordu” diyerek savunmuştu.
Muhabarat Acilcileri ya da Mihrac Ural Acilcileri ile
devletin arasında karanlık ilişki arıyorsanız, buraya dikkat etmenizde yarar
vardır.
Kişi devrimci ve DYP üyesi... Kişi devrimci ve Mehmet
Ağar ile yakın ilişkisi var... İlişki yeterince karanlık... Dikkatinizi
çekerim...
22 Mayıs 2013
*