1982-1988: BİR ÖRGÜTÜN CAN ÇEKİŞMESİ (2)


İki yıldan fazla zamandır bu sitede yazılan yazılarla konu o kadar açığa çıktı ki, uzun uzun anlatmaya gerek de kalmadı. Örgüt gerçekte 1982 sonundan itibaren bitiş sürecine girdi. 1988’e kadar can çekişti ve 1988 ayrılığıyla da tarihe karıştı. O yüzden bu yazıda sadece anlı şanlı Birinci Kongre üzerinde duracağım. 

Bildiğiniz üzere 1982 yılında Birinci Konferans yapılmıştı. Konferans yapmak kesmediği için de adına “Leninist” denilmişti. 

1982-1988 arası aynı zamanda örgüt içi infazlar dönemi de oldu. Müntecep kesici ile başlandı, Hanna Maptunoğlu ile sürdürüldü. Suriye’nin yanında Filistinliler arasındaki iç savaşa sürülen dört yoldaş FKÖ’lüler tarafından öldürüldü. Derken, 1986 sonunda Birinci Kongre yapıldı ve yedi kişilik Merkez Komitesi seçildi. Bunların kimler olduklarına baktığınızda ortada örgüt diye bir varlığın bulunmadığı yeterince görülüyor. Bir tanesi Haydar Yılmaz, o sırada hapiste, yani ülke içinde herhangi pratik bir işlevi bulunmuyor. İkincisi, politik bir insan olmakla yıllar önce ilişkisini kesmiş, herhangi pratik faaliyeti olmayan, Mihrac Ural’ın “temel kadro” elemanı. Geriye kalan beş kişi (Mihrac, Ali, Zafer, Salih, İbrahim) ülke dışında. Hatay’da bile merkez komitesinden eleman yok. “Devrimci örgüt” bu işte!.. 

Dikkatinizi çekerim, 1980’li yılların başlarında değiliz. 12 Eylül darbesinden sonraki ilk yıllarda çok sayıda örgütün merkez komitesinin çoğunluğu ülke dışındaydı ve ilk birkaç yılın ardından MK üyeleri artan oranda ülkeye döndüler. Düşünün ki, 1987 sonlarında yeni kurulmuş olan TBKP’nin iki yöneticisi (Haydar Kutlu ve Nihat Sargın) açık olarak ülkeye dönecekler ve hapse gireceklerdi. TKEP’te ise Genel Sekreter ve Avrupa Sorumlusu dışında bütün MK üyeleri ülke içindeydi. Sadece MK plenumları için geçici olarak ülke dışına çıkıyorlardı. Parti Genel Sekreteri Teslim Töre, 1980 sonlarında, Suriye’de kalmayı sürdürmenin tecrit olmakla aynı anlama geldiği düşüncesinden hareketle ülkeye dönmeye karar verdi ve döndü. 

Bir örgütün görüşlerini kabul etmeyebilirsiniz, ama görüşlerden daha da önemlisi ciddiyettir. Ciddiyet ise, öncelikle devrim yapmaya niyetlendiğin ülke topraklarında bulunmayı gerektirir. Bir sözümona örgüt düşünün ki, merkezi ülke topraklarında bulunmuyor. “Kapsama alanı” saydığı Hatay’da bile bir tanecik MK üyesi bulunmuyor. 

Dahası var. Mihrac Ural’ın sonraki iddialarına göre, ülke dışındaki beş MK üyesinden iki tanesi de “polis” imiş. Geriye kaldı Mihrac ile Salih ve Zafer. İyi de, bunlarla turşu bile kurulmaz. Vazgeçtik daha öncesinden, anlı şanlı Kongre sonrasında ne yapmış bu üç kişi? Türkiye’de bir şey yapmaları zaten söz konusu değil. Hatay’da bile kayda değer bir şey yok. Suriye’de politik herhangi bir faaliyet yok. Avrupa’da deseniz, orada da yok. 

Peki ne yapmış bu üç kişilik merkez komitesi? Politik anlamda soruyorum, bilen varsa söylesin. Örgütün programı diye sunulan belgesi bile benim 1981 yılında yazdığım ve de İngilizceye çevirdiğim program. İnsan biraz ciddi olur. 

Az kalsın unutuyordum. Haydar Yılmaz’ın da bu sitede yazdığı yazılar sonucu “dokunulmazlığı kaldırılmış”tı. Polis ilan edilmesi için gün sayılıyor anlayacağınız. 

Bir örgüt düşünün ki, yedi kişilik merkez komitesinden üçü “polis”, dördüncünün politik faaliyetle ilgisi yok. Geriye kaldı bizim soytarıyla birlikte yavru ile katip. Bu örgüt devrim yapacakmış ya da öyle yapacağını düşünüyormuş. 

Hadi canım sen de!.. 

18 Ekim 2010